....
Gitme..
Gidersen eğer, üzülürüm
Ağlar gülüşlerim
Etrafa, dört bir yana saçılır serzenişlerim
Yok olur güneşimin karanlığı aydınlatmayı henüz yenen öğrenen, aydınlatan masumiyeti
Kendimi unutur, seni anarım
Dağılırım
Parçalanır yakınırım toparlanamam hiç bir şekilde , gitme
Gidersen özlerim ben seni,
Süt içmeyi henüz ezberlemiş anaya muhtaç taze bi bebe gibi
Sana ihtiyacım olur, hasret kalırım sesine ve nefesine
Dayanamam sensizliğimin peydahladığı gayrı meşru ıslah evine
Sarılamam sensizliğin alevine, katlamamam hiç bir şekilde -katiyen- bu aşikar zulüme
Gitme..
Gidersen gökkuşağımın bütün renkleri solar, göz çukurlarımdaki aynalar yılların hatrını yorar
Yorulurum hem, duramam ayakta. Taşa takılır düşerim gamlıların çukurunda sergüzeşt bir anda
Korkarım, korkusuzluğu unuturum. Yüzleşemem gazellerimle, karşılaştığım her insana seni anlatırım
Gitmei
Yanımda olmana ihtiyacım var, dokunamam yokluğuna
Göremediğim her an, meraktan kuduruyorum aslında
Yaşamaya devam etmem için, yaşadığını bilmem gerek
Gitme..Gidersen masumiyet bekçilerim haberini getirmezler bana
Yem olurlar melek görünümlü şeytanımsı cellatlara
Gitme. Aklım almaz bu lüzumsuz gidişleri
Daralırım, paralarım kendimi
Kirpiklerim kuru görünürler de, anında ıslanırlar seni anlattığım zaman içimdeki kuytu rüzgarlara
Gitme. Gidersen küserim kendime
Konuşamam, dertleşemem hayallerimle bir daha
Savaşırım tezatlarımla, kapışırım kendimle
Yanık izleri meydana gelir göz bebeklerimde
Gitme, yoksa kahrolurum
Düşlerimi bu lanetli cihanda satıp göçerim
Sonrasında ise, katil damgası yer, sonsuzluğa giderim
Gitme, kokunu arzuluyorum ben hep gecelerimden
Merak eder matemime kilitlenirim, boyun bükerim ısdıraplı hecelerime
' O seni canından çok sevmedi, o tek bir engelde ebediyetini bırakıp gitti
Zaten hiç senin olmamıştı ki ..! ' derim.
Kafamdan masallar uydurup adını kötülerim. Şizofren damgası yerim
Başlarda bu durum sıkıcı gelir, biraz çekinirim. Fakat özümsedikçe tiryakisi haline gelirim.
Yanındayken bile seni özleyendim ben, söylesene şimdi cesaret edip de,
Ben ruhuma nasıl hesap veririm !
Gitme.. Gidersen, şehri kapatırım hüzünlerimle
Seni seven herkesi köhne bir yaz ayrılığına asar, can çekişmelerini gördükçe bu durumdan zevk duyar, son nefeslerini verdikleri anda da, mutluluğun tablosunu yakar
Geçer bir köşede zevk-ü sefa ilan ederim öylece
Ölüm çığlıkları bende mevzu yaratmaz, merak etme
Dinledikçe içime işler, düşlerimi bu çığlıkların çirkinlikleriyle süslerim
Gitme.. Polislere adını söylerim, Beni o öldürdü, tutuklayın ! derim
Kendimi mahvetmişken, seni de kötülüğe sürüklerim.
Götürdüklerinde seni, hapsederim o vakit özgürlük için uçan güvercinlerimi
Bağrıma kazınan intikamın hezeyanlarını ve doğru olmayan sözcüklerimin intikamını sana hediye ederim.
Gitme. Kelamlarla doluyum bu gece
Konuşamadıklarım, kırık cam parçaları gibi ağır ağır kanatır, acı işlenir yüreğime
Gidersen, gece susar, yalnızlığım büyür, korkularım mahremiyet kusar
Etrafımı karamsarlık hazinesi sarar, içimi sensiz yakarışların boğar
Gitme. Yoksa can alır dağların o vurdumduymaz lavları
Güneş aya kızar, dünya imkansız aşkların mezarını kazar
Gitme işte
Gidersen bakamam defterimin yüzüne, Notalar mırıldanmayı keserler nahoş ahenkler eşliğinde büzüle büzüle
Seni anarak anlattıklarım ruhumu kırbaçlayarak sırtını dönerken o muktedir buselerime
Henüz anlatmaya yeltenemediklerim ise azarlarlar beni, nemlenirler suçsuz yere
Hem.. Böyle onarılmaz yaralar açarak gitmeni istemedim ki benden
Sen olmazsan, doğmaz güneşim, ısınamam
Sen olmazsan açmaz hevesim, yeni umut fidanları yeşertip de solduramam
Çaresizliğime sırdaş olamam,
Gecenin matemi çöker üzerime, isyan ederim
Yaşamayı haram kılarım senli hecelerime, üstelik bunu başaramayacağımı adım gibi bildiğim halde
Doğru ya, bu zamana kadar neyi doğru dürüst yapabilmişim ki, kendimi ve seni dar ağacında idama mahkum edeyim giyotine bir kurşun sıkıp evrenimi değiştireyim , değil mi ?
Gidersen.. Boğazımda takılı kalır şairane tebessümlerim
Engel olamam, daha fazla direnemez bu vahşete bedenim
Sesimi duyuramam, haykırdıkça şiddetlenir bulutların kör noktasında dünyaya geliveren hecelerim
Karşı koyamam, bu lütufsuz mahşeri, beraberinde yalnız bana hediye ettiği eziyeti izledikçe kendimden geçerim
Gitme.
Yaşanmamışlıklarımız var. Onlar da, nankör bir kedi misali kalemimi tırmalar.
Yaşanılan çok az hatıra var , onlar ise gözlerime bağlı duruyorlar
Sessiz sedasız, serzenişlerinde edasız, sinmişler ucube bir şehrin insan bulunmayan şehrine, orada köleleştirilerek yaşıyorlar işte
Ben izin verdikçe, dudaktan kalbe taşıyorlar
Kirpiklerimden süzülüp yanağımda duraklarken, asıl son durağın orası olmadığını anlayıp güzlerime akıyorlar.
Gitme..
Sensiz sessiz ve nefessiz kalmak istemiyorum ben
Dudaklarının izi kalmış görkemli makberimin nüksedişlerinde
Silemiyorum onları bir türlü, gitmiyorlar. Umursamıyorlar beni, sanki bu güven sayesinde dirilen ölümlerimi bilmiyorlar.
Her güzel duyguda bana seni hatırlatan milyonlarca acım var
Parça parça eritiyorlar ruhumu her defasında
Ve, tahmin edebileceğin gibi, yarım kalıyorum tamamlanamıyorum
Fani dünyanın kati ve katı kuralları biraz daha parçaladığında beni, isyanım dönüşüyor sana
Bunlar bana müebbet ömürdeki yazısız sızılar. Eminim, sonuna kadar benimle oyalanacaklar.
Bunlar gündüzlerime kâfi diyorum, anlatabiliyor muyum !
Kelimelerim kifâyetsiz kalıyor, anlamlarım zorla tecavüze maruz kalan cani bir bebek gibi sen olmadığında
Gitme ulan işte, gitme ! Ne gerek var boş yere atışmaya,
Senin beni mesut etmeni istiyorum sarılmışken yalnızlığıma
Sadece.. Seni seviyorum işte.
Gitme..
.......
Dedim ve zahmet edip ardına bile bakmadan gittin ya, helal olsun elimden dökülen yalvarışlarıma.
Haram olsun sana ayırdığım saatlerin her bir salisesi
Yazıklar olsun bana, gideceğini bile bile dile gelmişken yüreğim
Bunları sana yazarak kendimi küçültüyorum adeta.
Benimle aynı tenezzülleri hissetmediğini kanıtladığın için, değer verince şımarıp sıkıldığın için, merakımdan sorduğum o lanetli sorularıma cevap veremediğin için ve kısa bir kaçış bahanesiyle hayatımdan defolup gittiğin için sonsuz teşekkürler.
Üzüldüğüm tek mevzu, sana ayırdığım ve uğruna boşa harcadığım zamanımdır.
Gitmen iyi oldu, insanları alıştığı düzenin dışına çıkartmamak gerekiyormuş. Aksine, benimle kalman şüphesiz ki mucize olurdu.
Bir vardın, sonradan yok oldun. Aptalca bir rüya aleminde özgürlüğün pençesine takılı kalan düşünce sistemimi kurtardığın için, ayrıca bir teşekkür ederim.
Sütten ağzım yandı, bir daha asla yoğurt yemem ben. Geçmişteki aşklarımdan payımı aldım, bir daha kimseyi sevemem zaten.
Kendimden vazgeçmeyi başardım da, bir tek senden geçmeyi beceremedim.
Ara sıra geliyorsun da aklıma, kurcalıyorsun ya hani şu beş para etmeyen sol tarafımı, önemli değil bu da geçer. Biter ustam yakında, sen nasıl beni hece hece bitirdiysen yoksul kütüphanende, Bende de biteceksin en kısa zamanda. Gönül artık yalnızlığın tahtına oturmayı kendine görev seçer .
Öylesine yazılan bir kaç satır işte.Anlamsız çoğu zaman,sade hilekâr ve lûtufkâr.Benim için,içimi döktüğüm şu kara sayfalar,senin için hiç bir önem ifade etmiyor ey sevgili yar.Sana sevmelerimi helal etmiyorum,dibine kadar haram olsun dünyan cehennemime dönüşsün.Kifayetsiz hecelerde azrailin zulmünden kaçamayıp sıkış tebessümlerinde orada biçare kal.Azabımdan çöle dönüşsün o şuursuz gönlün.Sevme,seveme ben gibi herhangi birini.Birer birer yapışsın ruhuna,yüreğime hançerle kazıdığın yara izleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder