Diri olsan rüyama girerdin, artık sen bir ölüsün. Varlığın yok olma sebebimdi, ruhumda sadece çözümsüz bir buğusun. Gözlerin hayatımın anlamıydı, sırf bu yüzden görülmez bi yorumsuz. Hislerin matemimin yaratıcısıydı, anladım ki sen ruhuma ilmek ilmek işlenen tuzaksız bir pususun. Ben ise.. Yarım yamalak bir durumda, yalnızlığın uçurumunda kendimi asarak, sana dair kurduğum hayallerin boğuluşunu izlemekteyim. Her hatrıma gelişinde, bir sigara daha yakıp ölümü gözlemekteyim. Can çekişip ölmeyi bir türlü beceremeyen duygularımın heveslerini azad edememekteyim. Onları resmetmeye çekinmekteyim. Paha biçilemeyen o sakin mutsuzluklarıma değer biçmekteyim. Hayata dair içimi karanlıklaştıran her düşüncemi çaresizliğimden geçirip sarhoş etmekteyim. Kendime bile açıklamaya korksam da, sanırım seni özlemekteyim. Hayalini değil, seni seyretmek istemekteyim. Beni bu hale getirdiğin için, sana teşekkür edememekteyim. Çünkü sen, düşlerime dair anlamsızlaştığım anlarda, onları yok etmeyi başardığım ender ve pahalı zamanlarda karşıma çıkıp, inanmadığım bir yalana beni masumca inandırıp, fedakârlıklarımdan beraber atlayıp sonsuzlaşmanın düşüncesini kurarken, bu düşün yalnızca seninle gerçekleşmesini arzu eden ruhumu ortada bırakan tek kişisin. Kısaca, tüm bu yaşananlardan sonra, artık sen de herkes gibisin ! Sana değil, kendime kızıyorum ben. Beni yeniden kandıracağını bildiğim halde, her yeni güne şeytanla antlaşma yaparak başlamaktan bıktım. Zihnimi yobazlaştırmayı başardığımı sandım, sanrılarımla yozlaştım. Senin cümlelerine değil, kendi saçmalıklarıma barındım, yolsuzlaştım. Aşkın nehrinden geçmeyi denerken, suyun ortasında boğuldum, o halde kalakaldım. Ne geriye dönüş yapabildim, ne de ileriye tırmandım. İşte bu yüzden inançlı olmayı seçtim, yapmamam gerekirmiş hata bende imiş, yanıldım. Asla kimseye göstermeyeceğim, bu benim sırrım, bir tek bana ait kalacak sana dair büyüttüğüm sevgim ve nefretim. Sana içten içe bağımlı kalan nefsimi, ve elden düşüremediğim nefretimi sakladığım pencerenin kenarındaki yırtık defterimi çıkardım sandığımdan, onları aralayıp duygularımı özgür bıraktım. Hürriyetlerine kavuşturdum ben onları, onlar ise kendilerini serbest bıraktıkça beni yaraladı, kanlandım. Gerçeğimdeki duvarları birer birer yıkıp bana beni unutturmayı çok güzel becerdin,bundan ötürü sana hayran kaldım. Bir aptal gibi, azrailden medet ummamam gerektiği seyrine kapıldım, en yakınımdan, sırdaşımdan, yalnızlığımdan vazgeçerek sana yenildim. Ona ihanet ettim. bunu yaparken pek de istekliydim.Yine acı çeken ben oldum, niye umutlarını söndüren bendim ¿ Sonuç olarak kendini unutan, bir kaç gereksiz tebessümün zehrini yutan, ve yarım bırakılan bir masal tadında yaşamaya çalışan aciz bir beden. Yeni anılarla dolup, eskilerini maziye gömen, sönükleşen. Adım adım, liğme liğme aşk denen oyunun marifetlerini gördükçe, anlamsızlığı altında ezilen. Gamlı kahkalarında gömüldüğü hasretinden sezilen. Doğruları inkâr edip, gerçek dışı ürünleri yani yalanları kabul eden. Günden güne eriyen, tükenen. Belki unuturum ' deyip kalemiyle sözleşen. Meleklerin maznunluğunda, günahlarıyla silinen. Kendi kendine söyleşen, beddualarına söz geçiremediğinde işkenceye yönelen. İşlediği cinayetler dahilinde suçsuz oluğuna kanaat getirip sevinen. Bir bütün gibi görünüp bakışlarını tamamlayacak gücü bulamayan, yarım bırakıp halleden. Görmeyi, duymayı, bilmeyi, sevmeyi, mucizelerden tat almayı, acıyı hissetmeyi.. Adam gibi beceremeyen. Uykularını en tatlı yerinde bölen kâbuslarına herhangi bir mânâ yükleyemeyen. Kiniyle nefretiyle yüzleşmekten çekinen. Ben işte, sadece ben.. Senden sonra gelebileceğim en mükemmel konum budur muhtemelen. Yine de, seviyorum seni. Her anımı sana yazarak, yazmadığım şiirlerimi okuyarak, karanlıkta mum ışığı arayarak, mabedimde resmini yakarak, yeni serzenişler yaratarak, düşlerimi hıçkırarak, kendimi kamçılayarak, anlamsızlığımı kırbaçlayarak, gözlerinin sahteliğine saatlerce dalarak, bu riyakar seraptan uyanmadığımı sanarak, heveslerimde sayıklayarak, seni özleyerek, her an sana bakarak.. Gamzelerime adını karalayarak.. Bundan ötürü yetim kalarak. Seviyorum işte, tüm bunlara rağmen seviyorum seni kendime engel olamayarak !
Kendime katil diyemiyorum, lakin düşlerimi öldürmekten de vazgeçemiyorum. Bu bir muamma mıdır, bir tezat ya da ünlü olan adıyla çelişki ? Hayır üstadım, bu yalnızca mantığımın hislerimde ele geçirdiği mazlum bir ilişki.
Öylesine yazılan bir kaç satır işte.Anlamsız çoğu zaman,sade hilekâr ve lûtufkâr.Benim için,içimi döktüğüm şu kara sayfalar,senin için hiç bir önem ifade etmiyor ey sevgili yar.Sana sevmelerimi helal etmiyorum,dibine kadar haram olsun dünyan cehennemime dönüşsün.Kifayetsiz hecelerde azrailin zulmünden kaçamayıp sıkış tebessümlerinde orada biçare kal.Azabımdan çöle dönüşsün o şuursuz gönlün.Sevme,seveme ben gibi herhangi birini.Birer birer yapışsın ruhuna,yüreğime hançerle kazıdığın yara izleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder