Aslında ne tür bi başlık yazmalıyım, bilemedim.
Başlık olmalı mı, olmamalı mı onu da çözümleyemedim. Amma velakin şaha kalksın kalemim, gözlerimden dökülsün hecelerim.
Her şeyin başlangıcı kolaydır. Yeni bir güne 'Merhaba ' demek, uyanmak ve bir takım ihtiyaçları gidermek.
Akşam olur, gün biter, haz alınamaz kocaman 24 saatten. Bir şeyler eksiktir, bakılır yaşantıya, ihtiyaç duyulan-parantez içinde eksin sayılan- her şey tas-tamamdır. Bir şey eksiktir, yarımdır yoktur aslında. Olmayan şeyleri eksik diye kaleme alır dilimiz. Yok, aslında hiç yok diye kelimelere aktarırken neden can çekişir yüreğimiz ¿
Bir güne başlanır ve biter. O bitişlerde, tam bitti diyecek iken düşleriniz, düşünceleriniz atlar lafa 'Eksiğini tamamladın mı, başını koyduğun yolu yarıladın mı ? '
Cevap veremez insan çoğu zaman, geçiştirir bu meseleyi. Hayır diyemeyecek kadar ürkektir bazılarının hüzünleri.
Bir işiniz bir evliliğiniz bir yaşantınız olur. Sizi hayata bağlayan bir amacınız olur. Bunlara sahip olurken de bir başlangıç yapmışsınızdır. Oysa ki bu başlangıçlarda ne çok hata yaptınız. Kaç kalbi kırdınız, kaç sevgiyi yolun yarısında uçurumdan aşağıya attınız. Aslında siz bir günahkârdınız. Tahmin edemediğiniz için, genelde inkâr ettiğiniz için farkına varamadınız. Ta taaa ! Mantıklı saçmalıklar düellosuna hoş geldiniz. Benim adım karamsarlık. Peki siz kimsiniz ¿ Kaç hayvanı evcilleştirdiniz, kaç acıya göğüs gerdiniz ? Ya da hangi anınızı hayatınızdan silmek isterdiniz ?
Bir canlıyı dünyaya getirmek kolaydır, asıl zor olan hayatı öğretmek.. O'na hayalleri ve gerçekleri adam akıllı aktarabilmek. Kişiliğinin tamamen oturmasını sağlayıp düzgün bir şekilde yetiştirebilmek. Her ana güzel hayaller kurmuştur rüyalarında, herhangi bir hayır gelmeyeceğini bilemediği çocuğunu getirirken dünyaya.
..
Ben de bir şeyler yazayım dedim, konu yok esasında. Saçma görünebilir, mantıklı da gelebilir. Düşüncelerim arasındaki savaşta karmakarışıklaşmayı seçtim. Öyle ki, ne yapsam ne etsem her oyunumda, her tebessümümde, her gülüşümde her rüyamda.. Diyorum ki, yine şer olanı çıkacak karşına. İyi olanıyla bu zamana kadar en azından bir kere bile olsa, karşılaşmam gerekmez miydi ? Neden her defasında şer olan koyuluyor ki benim soframa ¿ Onu ben davet etmediğim halde, nedir bu yüzsüzlük, arsızlık bu cefa !
Ben de düşündüm taşındım allem ettim kallem ettim, gülmemeyi tercih ettim. Çünkü biliyordum, sonuçta ağlayacaktım . Çünkü biliyordum, yine kötü olanıyla karşı karşıya kalacaktım. Suratım asık olduğu zamanlarda, daha fazla üzülsem de yüz ifadem değişmeyecekti. Lâkin mutluluğun tablosunu çizdiğim anlarda, olabilitesi yüksek herhangi ufacık kötü bir durum, surat ifademi anında değiştirmeye yetecekti. Şimdi diyorum, üzülsem mi sevinsem mi ¿ Çünkü, insan oğlu üzülmediği zaman sevincin, kızmadığı zaman sevginin, ağlamadığı zaman gülmenin , yaşadığı zamanlarda ise ölmenin değerini bilemez. Şimdi diyorum bir kaç kadeh kahkaha saçtıktan sonra etrafıma, daha sonrasında isteyerek üzülsem mi ?
Ağlayacağımı bile bile.. neden güleyim o halde boş yere. Kederin kıymetini neden mutluluk belirliyor ki. Bu haksızlık değil mi ! Sessizliğin önemini gürültü belirliyor, mantığın önemini ise duygular kesinleştiriyor.
Genelde hislere, aşka ve meşke, dudak uçuklatan kadehe, terbiyesizliğini her defasında bana ehemmiyetle kanıtlayan kadere , hissetiklerimi yazıya aktarmakta zorluk çeken kaleme inanmamak işime geliyor. Kesin olan bir şey varsa, yarın yeni bir güne başlayacağım. Fakat hiç kuşkusuz, aynı günü yaşayacağım. İşte en çok da bu canımı sıkıyor.
....
Ve ben.. Gecenin bu saatinde, hapsinde olan ruhumu kurtarmaya çalışırken bir sigara daha içiyorum. Ne yazık ki, seni tüm bu olanlara rağmen düşünmemem gerektiğini düşünüyorum. Kahretsin ! Bunu yaparken bile seni düşünüyorum.
Öylesine yazılan bir kaç satır işte.Anlamsız çoğu zaman,sade hilekâr ve lûtufkâr.Benim için,içimi döktüğüm şu kara sayfalar,senin için hiç bir önem ifade etmiyor ey sevgili yar.Sana sevmelerimi helal etmiyorum,dibine kadar haram olsun dünyan cehennemime dönüşsün.Kifayetsiz hecelerde azrailin zulmünden kaçamayıp sıkış tebessümlerinde orada biçare kal.Azabımdan çöle dönüşsün o şuursuz gönlün.Sevme,seveme ben gibi herhangi birini.Birer birer yapışsın ruhuna,yüreğime hançerle kazıdığın yara izleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder