21 Nisan 2013 Pazar

Çok saçma, farkındayım. Düzeltilir bir ara, şimdilik aşkın en manidar muhteviyatındayım.

Hiç aklına geliyor muyum ya da, adımı anınca sızlıyor mu içindeki köhne kinsizliklerin. Ben bu kızı ne hale getirdim diye hissedebiliyor musun arada sırada ? hüzünleniyor mu kalemin. Zaten sevmiyordu hiçbir şeyi, huzursuzdu ve bir o kadar da kaprisli. Sevimsizdi bir o kadar da dünyevi. Zorlamıştı beni, en sonunda geldi intikam vakti, rahatıma kavuştum. Meltem rüzgarlarıyla sonunda ayrılığı sezdi. Yalnızlık belki de onun kaderiydi. Kim ister,kim katlanabilir ki ona, canı pahasına sakladığı kalemleri bile ruhuna özenip karalamışlar gülümsemeyi !
Hiç özlüyor musun beni, keşke yanımda olsaydı başını omzuma yaslayıp uyusaydı. Ruhu dinseydi benimle, damlasız akan yağmurlarından kurtulsaydı. Hayatı sevebilirdi belki de, yalnız bana sahip olsaydı.. diyor musun hiç.
Düşünüyor musun beni, bir yara da herhangi bir sıfat, bir sinir ufak bir kızgınlık bir rüya. Bu tarz kötü giyinmiş düşünceler soruyor mu beni, aklının odacıklarına sokuyor mu ya da ? .İşkence gibi geliyor mu her yeni salise sana da ? Benim yaşadıklarımı yaşıyor musun ?
Öyle çok daraldım ki senle ilgili, artık kalemim bile yazamaz oldu seni. Hece bulamaz, çaresizliğimi anlatamaz oldum. Zaten suskundum, artık kelimelerle bile konuşamaz oldum. Onları da susturdum konuşturamaz oldum. Şimdilerde takılı kalıyorlar işte üç-beş heceye. Anlatmak istedikleri o kadar çok şey var ki, kalem dile gelemiyor dökülemiyor geceye. Ruhları öyle sıkıştırıldı ki, karşı koyamıyorlar sırtlarında kazılı kalan riyakar işkenceye. Canları yanıyor, yandıkları an alev alıyorlar ve daha çok fısıltıya gömülüyorlar. Elleri kanıyor, yere düşen damlacıkların seyrine dalıp üstlendikleri görevleri yerine getiremiyorlar. Gözleri kırmızıya bürünüyor, kan kırmızısı oluyorlar da bir türlü ağlayıp içlerini dökemiyorlar.
Öyle çok sıkıldım ki senle ilgili, benimle değilsin. Benle değilsin hayat denen kahpeliğin oyununda. Yardım etmek istemiştin bir zamanlar kazanmak yerine daha beter dibe battım adeta. Sen benim olamayacaksın kabul/ tamam da, ne işin var o halde her yastığa başımı koyduğumda göz ucumda. Öldürmeye mi çalışıyorsun, maksadın ne. Yetmedi mi ruhuma yasakladığın, kapattığın ihtiraslar, sırasıyla. Aptal bir intikam romanı mı lazımdı yoksa sana ?
Çıldırmanın eşiğinde, yok olamamanın beşiğindeyim. Bir sigara daha lazım adının baş harfine, yandıkça kül olasın gelmeyesin düşlerime. Ben seni kovmaya alışamadım henüz, yerimde olamazsın anlayamazsın beni, İyisi mi alışmaya çalışma sakın güzel günlerine. Kolaysa empati kur, koy kendini ben yerime. O zaman dene bakalım, katlanabilecek misin kalemindeki sitemsiz izlerine, kanlı gölgelerine .




Bir de utanmadan diyorlar ki ' Niye bu kadar duygusuzsun ve bir o kadar da mutsuz ? '
Napayım. Ben izin vermeden güneşin karanlığında tecavüz edilen, ırzına geçilen gülüşlerimin ardından sevine sevine alkış mı tutayım. Çok iyi yaptınız, memnun oldum bir daha beklerim diyerek el mi sallayayım ha, napayım ? Bu acı bana az geldi, dur üstünü ben tamamlayayım, zahmet etme sen deyip muhteşem şarkılarıma kan mı kusturayım. Ne gelir bu zamandan sonra elimden,ne gelir suratsız melun silüetimden. Kazandığım hiçbir savaşım olmadı benim zaten ! Umudum yok tamam mı, tek beklentim ölüm. Okunamaz oldu yazılarım, onlar da yok olacak yakında, az kaldı. Dar ağacında kahrolamayıp yakalarına yapışan anılarla cebelleşen, an be an heveslerinde var olmayı gizleyen arzu eden buğulu bir kördüğüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder