21 Temmuz 2012 Cumartesi

Öyle böyle, garip.

Ben yazıyorum çünkü, yazarken kelimelerimle sevişiyorum.
Çünkü onların sessizliğinde boğuluyorum ve kalemimin ruhuna tapıyorum adeta.
Kalemimin yazma isteğini gördükçe onu daha çok seviyorum, bu duruma sessizce seviniyorum.
Çığlık atıp, olanları zihnime gömüyorum.
Kelimelerimin masum olmayı denemelerine hayran kalıyorum.
Seviyorum işte.. Çünkü onlar çok masumlar ve haddinden fazla saf'lar.
Onlar sadece beni anlatmayı vazgeçilemez bir görev olarak biliyorlar.
Dilimiz olsa da konuşsak diyorlar bazen.
Kimi zaman benimle muhabbet ediyorlar,
'Yalnızlığına aşık olma, biz varız. Seni yaşar ve yaşatırız. Kirli hapishanenden çık !.. '
diyorlar. En azından onlar beni iyi tanıyorlar.
Başlarında azılı bir cellat olmasına rağmen doğruyu söylemekten vazgeçmiyorlar.
Asla ölmekten korkmuyorlar, pahalı bir şaşkınlık verircesine çok cesurlar.
Çünkü, ben var oldukça yaşamlarını sürdürecekler hayata karşı umutsuzca bakan iki göz kıyısında..
Yalnızlığımda boğulmamayı, düşlerimi bıçaklamayı, bir hançer misali aklıma kazınan yazgıyı, umutlu olmayı, hayalleri, kaygıyı, umursamamayı..
Tüm bunları bir kenara atmaya çalıştığımda sanki çığlık atıyorlar..
' Susma, sesin çıkmasa da susma ! Anlat biraz, dök içindeki sızlanışı bana.
Yalnızca yaz ve kelimelerini yani bizi canlandır.Sana ait olan her ne varsa, herşeyini sadece bizimle anlamlandır.
Asla kimseye kızma, duyma. Sana bir şey söylense de söylenmese de duyma.
Çünkü sen söylenenleri duydukça, her kelime yüreğine vurdukça, çektiğin acı kuvvetleniyor adeta, yapma..
Dalma, bakma dışarı, sen bir tek bize anlat içindeki yaşanmışlıkları.
Boşver gitsin, at bir kuyuya çırpınıp ezilsin o maznun 'hayal kırıklıkları '.
Gerekirse ağlat kalemini, kandır kelimelerini.
Saklama.. Her zaman bize anlat, duymamalı kimseler dalgasız denizde boğulan sözcüklerini.
Her ne kadar sana bazı anıları hatırlatsak da, bizi suçlama.
Bilseydin günah olduğunu, sever miydin öyle birini ?
Sevemezdin tabiiki..
Aşkını yüreğinin en derin köşesine sıkıştırıp, çektiğin acıyla yaşar giderdin oysaki..
Diğerleri.. Sevmek zorunda değiller ki seni.
Nefretini kan kusma, kabul olmayacak dualardan medet umma hiçbir zaman, asla.
Herkes yaşamaktayken sen kendini ölü sanma.
Ruhun ölmüş olsa da, sensizliği yaşatıyoruz biz sana.. Sakın bize kırılma.
Ve en önemlisi, acını anımsatan cümleleri sarfettiğimiz için, darılma.
Gözlerin akan ırmaklar gibi dolu dolu olsa da, alınıp da ağlama.
Saçma sapan hayallere dalma, biz seni yaşatıyoruz sana, ol bunun farkında !
Gerçekteki sen, yalnızca bize aitsin, bu yüzden her hücrenden kendini yasakla .. '
.................................
Kelimelerim..
Benim değer verdiğim, her sırrımı gizlediğim, yazmak için özendiğim,
Bazen sevip kimi zaman da nefretimden delirdiğim ..
Onlar, benim mücadele kaynağım.. Onlar benim varoluşlarım, olmazsa olmazlarım.
İmkansız düşüncelerimi astığım, ölümlerini şehvetlice yazdığım sayısız cellatlarım..
Onlar benim tiryaki misali içtiğim sigaralarım,
Kimi zaman düşmanlarım, kimi zaman kahroluşlarım..
Keşke, sizler de duyabilseydiniz beni benim sizleri duyabildiğim gibi
Haklı bulmaktayım esasında bu gizli gerçekleri
En içten dileklerimle inanıyorum ben sizlere, lâkin göremiyorum artık geleceğimi..
Ben yazıyorum çünkü, sizlerdeki duygusuzluğu seviyorum.
Suskunluğunuzdaki anlayışları seviyorum.
Her an, içinde bir katil olmayı barındıran günahsızlığınıza bayılıyorum.
Ben yazıyorum çünkü..
Sizlere dokununca bulduğum huzuru, bakıp okuduğumda gözlerimin doluşunu
Dipsiz bir kuyuya hapsoluşumu seviyorum.
Ruhumun sizinle karşılaşmamak için köşe bucak kaçışlarını izliyorum
Ve bu durumdan inanılmaz derecede zevk alıyorum.
Kendi ruhumla girdiğim ufacık savaştan mağlup çıkıyorum, kendime yeniliyorum.
Kendime yaptığım gibi, sizi asla yarım bırakıp sizden kopamıyorum.
Çünkü, bunu her deneyişimde, bendeki sahte hazineyi sakladığınız için size daha çok aşkla bağlanıyorum..
Günün birinde bensiz kalacaksınız, bunu çok iyi biliyorsunuz ve biliyorum..
Ben sanki ruhumdaki delilikleri sizlerle atlatıyorum..
Varoluş amacınızdaki yokluğumu görüyorum
Bunu gördükçe anlamsız yaşamımı anlamlandırıp bir tek sizlerin sır'rı olarak kalmayı diliyorum ..
Bensizken sizler, annesinden ayrılan yavru bir bebe, hayata dair anlam kendi amacını arayan konak bi göçebe, rakı masasında vazgeçilemeyen bi meze, gündüzü kendime haram kılan bir gece, umutsuzluğa düşüp çözümü asla bulunamayan bir bilmece olacaksınız,
Ve böyle kalacaksınız, biliyorum.
Ancak.. Ben.. Yaşadığım sürece, sizler bensiz kalmayacaksınız
Söz veriyorum...
 

17 Temmuz 2012 Salı

Bir hanife özdemir' saçmalığıdır.

Özledim..
Bir çiçeğin suya hasret kalması gibi özledim
Bir kardelenin yağmura ölümsüz bakması kadar özledim
Bir kalemin bir kağıda aşık olması kadar özledim
Bir sevgilinin onu hayata bağlayan sevgisine hasret kalması kadar özledim..
Özledim..
Sadece özledim işte !
Sana olan hasretimi saatlere gizledim..
Her sabah gazeteci kapıma bırakır gazeteyi,
Her gün.. Zilin sesini duyduğum an 'belki o'dur ' deyip, yolunu gözledim.
Bir bilebilsen bendeki o ufak yeri geldiğinde dünyayı sarsacak şiddeti olan o isteği
Belki sen de beni özlerdin.
Özlemek kelimesini yazarken bile, kalemim kendinden geçiyor.
Konuşuyor benimle adeta, hayalini gözünde canlandırıp, gülüyor masumca..
Bu düşünce bile, sana karşı daha arzulu,daha şiddetli,daha karmaşık özlem duymamı sağlıyor.
Taptığım gamzelere dokunmayı özledim..
Bilirken gelenin sen olmadığını ve olmayacağını ;
Ben yine de.. seni beklemekten ve özlemekten vazgeçmedim.
'Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur ' dediler.
Kabul etmedim, direndim
Sonunda hasretine çaresiz bir şekilde yenildim.
Dedim ya.. Ben sadece..
Sadece seni özledim işte !
Mezarlıklarda yeşeren bir gül gibi özlemim
Sahranın tam ortasında seni görür gibiyim
Sanırsın ki kendini imkânsızlıklar denizine sürükleyip hapseden bir deliyim,divaneyim.
Leyla ile Mecnun'un aşkını gerçekten yaşıyor gibiyim..
Seni özlemeyi bile özledim, düşün artık ne haldeyim !
Bülbülün güle olan aşkı, kadehlerimin meşki..
Şairlerin acıya olan şevk'i gibi..
Kedinin köpeğe olan nefreti misali sana olan özlemim..
O kadar büyük, o kadar narin ve tahmin edilecemeyecek kadar da derin..
Ölüme duyduğum hasret gibi, yaşama duyduğum nefret gibi
İmkânsızı arzulamak gibi sana dair özlemim.
Ellerini, gözlerini, bakışlarını, dudaklarını, bana mükemmel olmayı arzulatan kokunu..
Kısacası,
Sana ait olduğu halde bana armağan ettiğin 'sen'i özledim ..!

15 Temmuz 2012 Pazar

Başlık ¿

İyi misin ? diye soruyorum bazen kendime.
İyiyim, gerçekten çok iyiyim hem de.
Yiyorum, içiyorum, yaşıyorum, yazıyorum..
Hayatın keyfini çıkarıyorum.
İyiyim bak, her akşam devirdiğim buruk kadehler artık bana darılıp kırılmıyorlar.
Onlar sırdaşım olup en gizli sırlarımı yazıp sadece benim görebildiğim,
Kuytu bir ormana saklandığım için bana darılmıyorlar.
Eğleniyorum, geziyorum, tozuyorum.
Konuşup gülüyorum, Kahkahalar atıyorum hatta, en içten duygularımla.
Hatırlamıyorum hiçbirşeyi.
İçtiğim sigaralar artık geçmişe dair aydınlatmıyorlar beni.
Hem ben her gece, seni düşünüp kirpiklerimden ırmaklar akmasına izin vermiyorum ki.
Seni bırakmak zorunda kaldığım için sızlanmıyorum ki.
Seni kendimden bile çok sevdiğimi söyleyemediğim için kendimle savaşmıyorum ki.
Hergün yüreğimin en ufak mahzenine kilitlediğim resmine bakmıyorum ki.
Seninle beraber sigara içmelerimi özlemiyorum ki.
Başımı omzuna yaslamak istemiyorum ki, orada saatlerce uyumayı hiç arzulamıyorum gerçekten !
Bendeki resmine baktıkça gözlerim dolmuyor, sessiz serzenişlerde bulunmuyorlar ki.
Her günüm neşe içinde geçiyor, hep gülüyorum en yalan gülüşlerimle.
İyiyim ben, hiç üzülmüyorum geçmişi hatırladıkça.
Yanında olamadığım ve yanımda olmanı engellediğim için hiç pişman değilim.
'Sen aklıma geldikçe.. ' diye başlamıyorum sözlerime.
Zaten hiç aklımdan çıkmıyorsun ki.
En güzel düşlerimi, sana adamıyorum ki.
Sigaramın dumanında senin masum gülüşlerin belirmiyor.
Ve en kötüsü.. Seni düşündükçe ruhum çok acıyor. 
Yine de vazgeçemiyorum işte, ancak bu cinayeti işlemeye gücüm yetiyor. 
Kanıyor yaralarım, kabuk bağlayamıyorlar bir türlü, iyileşemiyorlar.
O kadar yaşanmışlığın ardından, hep bir iz, bir neden kalıyor bende.
Bu sorular.. Aklımı hiç rahat bırakmıyorlar.
Yüzsüz bir şekilde karşıma çıkıp hesap soruyorlar.
Zaten iyileşemeyen yaralarımı daha çok kanatıp, ufak bir acı nehri oluşmasını sağlıyorlar.
Damlayan her kan pıhtısı, adeta bedenimi deliyor.
Ruhum daralıp dipsiz bir kuyuda yol alırken,Düşüncelerim sızlıyor..
Ve bedenim, bu acıya dayanamayıp ölümü arzuluyor.
İyi miyim ? diye soruyorum ruhuma bazen,
iyi miyim sence gerçekten ??
İyiyim tabii, sadece geceleri uyuyamıyorum.
İyiyim bak, yalnızca gülüyormuş gibi rol yapıyorum.
Mutluyum ' yalanına kendimi de inandırıp, mutlu olmaya çalışıyorum.
...
İyi değilim, hem de hiç iyi değilim.
Bak, yine fotoğrafını gördüm, sızladı gözlerim.
Artık yaş yerine kan gölü üretmekteyim.
Aradan sadece 2 sene geçmiş olmasına rağmen, seni hergün artan bir duyguyla özlemekteyim.
Dikkat edemiyorum hiçbir güzelliğe, her yeni söylemde daralıyor bedenim.
Aeni her gün ve her saat, bir önceki günden daha çok sevmekteyim.
Bir volkan misali patlıyor sevgim.
Benden kaçmaya başladı düşlerim, usul usul kendimden geçmekteyim
Bize dair en güzel anıları kaybettiğim için, kaderime yenilmekteyim..
Biliyor musun ? Sensiz geçen her gece, sana ağlıyor kelimelerim.
Bir tek sana mecbur ettim onları, yazdıkça duygu seline gömülüyor tonları.
Bendeki hayaller.. Hiçbir zaman açığa çıkarmadığım gizliliğimin eksik kalan notaları.
Biliyor musun ..? Mutlu gibi görünsem de hiç mutlu değilim.
Beceremiyorum bu rolü, kızıyor bu yüzden bana saatlerce cümlelerim.
Kokunu özledim, elini tutmayı, gözlerine bakmayı..
Başımı omzuna koyup en şehvetli duygularımla, bulduğum huzurla masum masum uyumayı özledim.
Biliyor musun ..?
İyiyim ' diyorum ya, aslında hiç iyi değilim !

4 Temmuz 2012 Çarşamba

' İşte ben seni, böyle.. psikopatça seviyorum '

Ben, aldığın nefesi bile kıskanıyorum.
Sırf sana benden daha yakın oluyor, iliklerine işleyip yaşamanı sağlıyor' diye.
Kıskanıyorum işte deliler gibi..
Çünkü, seni yaşatmayı başaran tek nefes ben olmak istiyorum.
İliklerine ben işleyip en derin sığınaklarında kaybolmak ve,
Asla o labirentlerden kurtulmamak istiyorum.
Çıkış yolunu bulamayıp karanlığında kaybolmayı,
Düşlerinden çıkamayıp havasızlıktan boğulmayı
Ve buna sadece sen sebep olduğun için mutluluğa sarılmayı istiyorum.
Al nefesimi, senin olsun gerekirse..
Lâkin, benden fazla ihtiyaç duyma sakın o nefese.
Tuttuğun çatalı,kaşığı,bardağı.. İçtiğin suyu bile kıskanıyorum ben.
Çünkü senin her hücren, milimi milimine sadece bana ait olmalı.
Onlara benden daha fazla dokunmak gibi bir özgürlüğün yok, bu hiçbir şekilde olmamalı.
İçtiğin sigaranın dumanını bile kıskanıyorum.
Ciğerlerine işliyor o duman
Ve sen bunu hissettikçe, fark ettikçe
Daha şehvetli içiyorsun. Hazzın artıyor ona karşı, bağımlı kalıp koparılamıyorsun .
Bakışların değişiyor, huzura konuyorsun.
Farklı bir huzur ve anlam buluyorsun o lanetlenmiş sigara dumanında.
Ben de içiyorum ve bu duyguyu çok iyi biliyorum.
Ancak bu durum günden güne benim sinirlerime dokunuyor.
Sinirlenmemi sağlıyor.
İçine çektikçe kendinden geçtiğin en muazzam, en mükemmel, en nadir ,
En görkemli koku benim kokum olsun istiyorum !
Hem, o sigaranın dudaklarına değmek gibi bir hakkı yok !
Söyle ona, gerekirse bağır çağır küfür et.
Söv içindeki tüm düşmanlıkları, rahatlat yüreğindeki mazlum aydınlıkları.
Uzak durmayı becersin artık bir şekilde senden.
Çünkü o bunu yapmayı başardığı her seferde, ruhum daralıyor benim
Kuytu bir köşede sızıp kalıyor adeta.
Kıskançlıktan saldırıp saydırıyor içindeki mahzeninde sakladığı sırlı kinleri kendine bedenim.
Deliriyorum bu zamanlarda,
İlacı bulunamayan bir hastalığın pençesinde asılı kalıp celladımı bekliyorum adeta.
Ölüme doğru sürükleniyor her dem'im.
O dudaklar benim, sana ait olan herşey benim !
Sesini kıskanıyorum, yolda yürürken dikkat çeken asaletini
Sarhoş eden gülümsemeni, insanı kendinden geçiren düşlerini
Bakışlarını, göz bebeğini, tenini..
Kabalığının ve küstahlığının yanında, bir mücevher gibi aniden parıldayıveren nezaketini seviyorum.
İşte burada mevzuu-bahis ettiğim ufak tefek detaylar,
Bana sorulduğunda 'kirli anılarım,temiz hayatım' anlamına gelen bu kavramlar;
Beni yoldan saptırıyor.
Çünkü sesini sadece ben duymak istiyorum, onu duydukça, ben mutlu ve umutlu olmalıyım.
Duydukça şehvetimi demlendirip kendimce sadakati yormalıyım.
Bana ait olmanın verdiği arzularla, ruhunun doruklarına tırmanıp huzurumu bulmalıyım.
Yalnızca ben ona hayran kalmalıyım, ömrümü ona adadığım için kendime doymalıyım, birtek ben !
İlgi çeken her bir özelliğin, dikkatle gözleri kendinde toplayan her bir hareketin
Başkalarının da seni arzulamalarına yol açıyor.
İşte bu duruma dayanamıyorum, o düşünceleri öldüremediğim zaman
Ruhumun en narin yerine keskin bir hançer saplayıp, benliğimi yaralıyorum.
Havadan,sudan,topraktan.. Geçip giden zamandan.. Bazen, kendimden bile kıskanıyorum seni ben.
Kıskandığım herşeyi, her canlıyı, her varlığı, soyut ve somut kavramları altına saklanan dünyayı..
Bunları bana yazdırdığı için kalemimi..
Ödüllendirircesine,
Yazdıklarımı silercesine, defterimi bir ağaç kovuğuna defnedercesine,
Seni gerçeklerinden ayırıp kendi tünelinde arsızlaşmanı sağlayan her rüyayı öldürürcesine,
Tamamen dünya lügatı'ndan silmek istercesine,
İşlediğim o tatlı cinayetler yüzünden pişmanlık duymayıp
'Bunu kendi adıma,isteyerek yaptım ! ' derken tebessüm edercesine..
Bir tuhaflık denizinde yüzüp duruyorum.
İşte ben seni, böyle.. psikopatça seviyorum '