11 Mart 2017 Cumartesi

Uzun bir aradan sonra .. Kısa yazıların derlemesi bâb-ında .




şündüğüm çoktur. Sırf bu yüzden her seferinde düştüğüm de . Kendi yalnızlığımın kuyusuna sığınıp , çoğu zaman bir canavara dönüştüğüm de. Cani olmak cesaret ister. Yalnızca kendime zarar verdiğim doğrudur . Aksini iddia etmem asla. Cehennemi yeterince gördüm sevgili Tanrım. Haydi şimdi bana .. Cennetin var olduğunu kanıtla . 02/03/2017 00.59




 

Olmasını istediğim değil de , olmaması gerekenler oluyor ya hep .. Buna deli oluyorum işte ! Ben imkânsız diyorum ya. Hadi bana imkânsız olmadığını kanıtla . Kendimi kandıramıyorum çünkü. Belki diyemiyorum artık. O derece yoruldum. Heveslerimin başka kuvvetler tarafından yok edilmesinden ben de sıkıldım. Bunu fark etmek bu kadar zor mu ya .. 27/02/2017 02.05


 

Kadın çok güzeldi .. Adam da yakışıklı. Öyle bir araya geldiler. Kadın çok çirkindi.. Adam ise , fazla iddialı ! Asla bir araya gelemediler. ‘ Çirkin ile güzel ‘ aşkına eski insanlar alışıktı. Bu nedenle kadın hep yalnız kaldı. ‘ Davul zaten dengi dengine ! ‘ lafı , işte buradan çıktı . Adam ise .. Özgüveni ile tüm güzelleri kendine hayran bıraktı . Etrafında hep onları gördü , asla çirkinin farkına varmadı. Nitekim .. Dillere pelesenk olup da , dedikodusu yapılacak nitelikte aşk, asırlardır yaşanmadı . 27/01/2017 02.06 – Zamanın aşkları. Aşk denilemeyecek kadar ucuz. Ama .. Sorsan , herkes idam edilmiş bir diğeri tarafından. Sorsan herkes tertemiz ve suçsuz ! 27/02/2017 01.59
 
 
 
 
Gitmek .. Öyle kolay bir eylem değildir üstadım. ‘ Kal ‘ denmesini beklersin. Bir şekilde ayrılmak üzere olduğun mevkiden, aksini yapmak adına ikna edici hareketler yapılmasını istersin. ‘ ben gidiyorum ! ‘ dediğin zaman , ‘ Gitme , kal. Daha sana çok ihtiyacım var ‘ cümlesini işitmektir niyetin. Ancak, olmaz. Kimse sana ‘ kal ‘ demez. Kimse seni durdurmaz. Ve sen .. İçinde barındırdığın o kocaman hayal kırıklıklarını avuçlarında sıkıp düşersin yola. Bu şekilde olduğun sürece , rahat nefes alamazsın haberin ola ... – Yalansa yalan de. Ben bekledim ve vazgeçtim kendimden işte ! Artık ölüm dışında bir ışığım yok. Ne kadar düzgün olduysam, o kadar yanlışla sınandım . Nedenini bilmem fakat , bende sunulacak karanlık çok . 26/02/2017 21.24 gitmek kısmının ilk yazımı 12/01/2017 tarihi ve 00.47 saatidir. Yalansa yalan de kısmı sonradan eklenmiştir.
İyi biri olsaydın, çoktan kapılmış olurdun. Böyle kocaman yalnızlığın olmazdı. Güzel olsaydın.. Fiziki anlamda canım. Ruhani dünyana bakmıyorlar. Gönlü güzel olanın değil de , yüzü güzel olanın seçildiği kıyametlik bir zamandasın neticede. Güzelsen, kazanırsın. Her halükârda ve her koşulda hem de. Kendimden örnek vereyim .. Ben hep kaybederim. Çünkü her anlamda - alanda- çirkin biriyim ! sonra .. Bir mısra işitiyorum, ‘ herşey seninle güzel ‘ diye. Benimle , hiçbir şey güzel olmadı ve aynı kalmadı nedense. Baksana, kocaman yalnızlığım var ellerimde ... 25/02/2017 02.04
 


 

Evde mutsuzum. Çalıştığım yerde mutsuzum. Dışarda da mutsuzum. Kısaca , mutsuzum işte. Daha ne ! Benimle ilgileniyor olsaydın, mutsuzluğumu yok etmiş olurdun. Sen yoksun. Zaten hiç olmadın ki. Bunu düşüne düşüne , daha da mutsuz oluyorum. Hiçbir şey yolunda gitmiyor. Umutsuzum ve mutsuzum. Artık umut vaad etmiyorum . 25/02/17 19.44


 

Güzel şeyler beklenmedik zamanlarda mı gelir ? Yirmi beş senedir hiçbir beklenmeyen güzelliğe rastlamadım , peki buna ne denilebilir ? Şaka .. Mı dersin ¿ Bence de şaka gibi. Fakat , yapacak birşey yok. Bazen kötü kaderini istemiyor olsan bile, kabul edersin ! 06/02/2017 20.35


 

İkili savaş arasında kaldım . Artık hayatımda olsan diyorum. Tam konuşmak istiyorum ki, bir şeyler beni engelliyor.. Çirkinliğim geliyor aklıma. Sonra sessizliğim ve kimsesizliğim. Ve , hastalıklı düşüncelerim. Onun zaten bana uzak kalışını gördükçe.. Yalnızlık diyorum. En mantıklı seçim ! Bir hayata dahil olmak gerekirken , uzak kalmak .. benim tercihim değil ! Ben , her zamanki gibi, imkânsızı beklemekteyim. Bir adım, bir işaret diliyorum ama.. Olmayacak, biliyorum. Yine de , düşünmeden duramıyorum. İşte bu ikili savaş yoruyor beni, anlatabiliyor muyum .. 22/02/2017 01.19


 

 
Herkes mutlu olmak için yaşıyor. Ancak yine o ‘ herkes ‘ bunun için çabalarken, yine birbirini mutsuz ediyor. Anlamıyorum, sahiden. Çözemedim mevzuyu. Velhasıl kelam, insanın insana yaptığı kötülüğün önüne kimse geçemiyor. Ben, herkes değilim. Mutlu olmak için yaşamıyorum. Bunun olmayacağının farkındayım. Karşıma çıkıp da kimse ‘ etrafına bak ‘ demesin ! Bakmak için görmek gerekir. Ben malesef, göremiyorum . 20/02/2017 00.36
Bir sevgisi , sevgilisi olana ne mutlu .. Bir ihtimali ve umudu olana ne mutlu. Beklediği ve özlediği olanı es geçiyorum. Onlarınki tam olarak iyiliğin temsili ruhu .. Sen , bir de gel bana bak ! İliklerime kadar yalnızlık ve karamsarlık doluyum. Bunları pek hak etmedim – kendimle alakalı acizane fikrim. – Bir yerde yanlış var fakat, çözülemiyor. Senelerdir düşünürüm, hâlâ çözemedim. Ancak, benim gibi anlamsızlık emsali olan birine tam olarak bunlar müstahak . 18/02/2017 23.44
 
Aşk mı , para mı ..? Hiç tereddüt etmeden ‘ para ‘ diyeni duyar gibiyim. Hakkı var gerçi. Paran varsa huzurun var. Dostun var, arkadaşın var.. En önemlisi hayat arkadaşın var. Paran varsa, saygınlığın var. Yalan mı üstadım ? Sen hiç .. Üstü paramparça , yıkık dökük giyinmiş birine bakar mısın ? Dostum der misin , patrondan sayar mısın ¿ Dikkatini çeker mi hiç , dışardaki dünyada paspal olan, kendine bakmayan ? Önce dışı cezbedecek seni ki, sonra içini merak edesin. Ama .. Bana sorarsan.. Bu kriterlere göre asıl sen fakir haldesin ! Yüzü güzel olanla değil de, gönlü güzel olan ile su gibi geçer bir ömür, bilesin ! 17/02/2017 23.48
 
Ne kalana lafım olur , ne de gidene. Kalan olmaz, alıştım artık lanetlenmişliğime. Fakat yine de .. Yakılacak bir adet sigaram vardır her daim . İçinde seni barındıran, aklımı yağmalayan düşüncelere. Sınırları kaldırdım ve duvarları yıktım . Eskiden deli idim, şimdi ise zır deliyim. Bundan kime ne . 11/02/2017 00.24


 

Eskisine göre daha mutsuzum. Gelmiş bana , seni daha mutlu görüyorum diyor. Ya ben problemliyim , ya da sende bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum . Gerizekalı ikimizden birisi, sence hangisi ?? ¿ ¿


 

Bir çocuk gibi beklemek istiyorum seni .. O masumlukta ve o sabırla. Hani bir gün .. Geleceksin ve beni mutlu edeceksin gibi. Aklıma ; hiç dönmeyeceğini düşürmeden , asla pişman olmadan ve vazgeçmeden. Sadece beklemek istiyorum, bekliyorum da ! bu bile yetebilir bir şekilde hayata tutunmama. Ancak , gelmiyorsun görüyorum ki. Yitiriyorum çocukluğumu canım benim , hiç istemeden ! Oysa .. Tek gelmesi gerekendin. Hâlâ da öylesin ! Peki , neden gelmedin , niçin hayal kırıklığına uğrattın beni ¿ Bu parçalanmışlıkla .. Nasıl büyürüm ben şimdi ! 09/02/2017 01.54


 

 
Aldığım bir duyuma göre .. Neymiş efendim , ‘ Erkekler , karamsar olan kadınları sevmezmiş ‘ . Sevmesin üstadım madem öyle , ihtiyacım mı var ! Bana zaten bu şekilde gelmesin kimse. Ben , karanlığımı .. Aydınlığa dönüştürecek olanı istiyorum, aydınlığımı karartacak olanı değil. Arada fark var. Mutlu olanın sebebini bulursun da , bir kadının neden mutsuz olduğunu öyle kolay kolay çözemezsin. Zaman gerekir , emek gerekir. Bulmaca gibidir kadın , üzerinde iyi gözlemler yapmak gerekir. Ki tüm bunlar .. Ona verdiğin değeri gösterir . Mutsuzluğumla dikkat çekmek istiyorum. Mutluluk kolay , mutsuzluk zor , bilmek gerekir ! 07/02/2017 01.04


 

Yine uykusuz bir gece .. Yine aklımda yarım kalmış bir hikâye – bütününde sen, her zamanki gibi telaffuzu olmayıp eksik kalan ben, sigaram çakmağım ve çayım. İşte, tüm bunlardan ibaret koca yalnızlığım. Ne zaman düşünsem seni .. Her seferinde ruhumu parçalıyor o çirkef imkânsızlığın ! Ya ben seni çok önemsedim .. Ya da sen durduk yere beni büyüledin. Sonrasında ise .. Temelli bittin ! Şimdi .. Rüyalarımdan ayrılıp acı gerçeklerle tanışma vakti . Gerekirse yeniden savaşıp onlarla anlaşma vakti . Yine sen .. Yine uykusuz bir gece .. Aklımda intiharı barındıran binlerce düşünce .. 06/02/2017 02.04


 

İnsanoğlu aç gözlü , doymak bilmez ! Sen seversin .. O , senin sevginle yetinmez ! 04/02/2017 12.47
Böyle olmak zorunda değildi . Ama, böyle olmak zorunda ! Başka yolu yok ne yazık ki. Neyi değiştirebilirsin ki. İmkânsızı başaramazsın sonuçta. Kabul etmek ve direnmemek lazım üstadım. Yenilmek, alışkanlık yapar bir vakit sonra. Olmadı, olmayacak nasıl olsa. İnsan, şansını kendi yaratamaz. Yok öyle bir rüya .. Velhasıl kelam , dört bir yanı yırtılmış evrenin . O halde .. Adaletini diksinler dünya ! 04/02/2017 02.02
 
 
Doğru olduğum zaman hep kazanacağımı düşünürdüm. Ne bileyim işte. Edep adap ve davranış mevzusu . Öyle ki, menfaat uğruna kimseye yanaşmadım. Çoğunlukla kaybettim , buna da alıştım. Zorda kaldım ama yardım dilenmedim, aramadım. Düştüğüm zaman hep bir başıma kalkmaya çalıştım . Haliyle başaramadım. En azından dostumu , düşmanımı tanıdım . Sonunda kimseye ait olmadığımı anladım. İnsanların çıkarları uğruna bana yanaştıklarını gördüm. Onlara yardımcı olmadım. Uzak durmayı yeğledim. Ve kendimden uzak tutmayı istedim. Bir tek bunu yaptığım için sevindim. Gereksiz kalabalıkların arasına hiç girmedim. Sahtelikten kendimi bildim bileli nefret ederdim. Bu özelliğim hâlâ aynı. Ben zaten hiçbir zaman değişmedim. Sadece .. Etrafımdaki kan emici pisliklerden güzelce arındım diyelim. Temizlendim. Şimdilerde ise , ne dosta ne düşmana. Ne hayale , ne kelama, ne siyaha ne beyaza ... Hiçbir şeye sahip değilim. Sigaram, çakmağım ve kalemim. Vazgeçilmezlerim ! Eskiden .. İyi biriydim. Bir tek kendimi biliyorum artık. Ben galiba.. Şu sıralarda fazla kötü biriyim . 04/02/2017 01.56


 

Mutluluğunu bana sat çocuk ! Söz veriyorum, karşılığı her ne ise , ödeyeceğim.. Mutsuz olmak istemezdim lâkin .. Tanrının unuttuğu gereksiz bir kulum , sanırım böyle öleceğim . 01/02/2017 01.29
 
 
 
 
Neymiş .. böyle düşünerek yanımda olması gerekeni de kaybedermişim. Yanlış fikirdeymişim. Yaptığım doğru değilmiş. Falan filan. Bunların alayı yalan dolan. Şurada bir anlaşalım. Bu zamana kadar kimse için kendimi değiştirmedim. İsteyen her şeyini alıp paşa paşa defolup gidebilir efendim. Ben boşuna yalnızlığa alışkın değilim. Evet. Fikirlerim biraz ağır gelebilir lâkin, yanımda olması gereken beni böyle kabul etmelidir. Benden bu kadar ! Sizin gibilerin ilgi alanına ben değil , başkaları sığar. 29/01/2017 02.44


 

 
Bu kadar ucuz bir dünyada ... Kaliteli yaşam aramak boşa. Ya sen de satılacaksın, ya da .. Diğerleri gibi bir köşeye atılacak, yok sayılacaksın. Tıpkı benim gibi ! Niyetin iyi olduğu sürece , aptal yerine koyulursun, temelli ! Hah bir de. Yedek insan muamelesi var. ‘ İstemem ama , yan cebime koyayım da.. Garantide kalsın, şöyle kenarda köşede dursun , ihtiyaç duyduğumda yapışırım yakasına ‘ misali.. Bu denli mi bayağısın , ucuzsun ? Sahiden şaka gibi ! 24/01/2017 02.07
Benim için .. Artık çok geç ! Ölümden başka hiçbir umut vaad etmiyorum. Zaman konusundaki klasik fikirlerden vazgeç ! Hiçbir şeyi değiştireceğini sanmıyorum. – Ki, değiştirmiyor da zaten. Bunu bizzat görüyorum. – O sadece akıp gidiyor , kimi zaman zafere kimi zaman da kaybetmişliğine. Bana dokunmuyor. O geçtikçe .. Ben unutuluyorum. Unutamıyorum nedense . --- Çok da uzun yazmamak lazım. Gece eziyetlerimin neticesidir bunlar. Kelimelerinden anlamayana destan yazmak, yalnız seni yorar. Ben kendimden fazlasıyla nefret ediyorum. Sen benden nefret etme. Sahiden kifayetsiz ve çaresiz kalıyorum . 22/01/2017 02.57
 


 

Nerde hata yaptığımı sahiden merak ediyorum. Neden diyorum ya , niye. Bu kadar kalabalık bir şehirde , nasıl oluyor da hep yalnızlığa mahkum kılınıyorum ? Görünüşten ziyade fikir önemli bende. O kadar mı berbat düşünüyorum ¿ Hep adil olmaya çalıştım. Açık sözlü olmak yalandan çok daha kârlı görünürde Ancak.. Öyle felaket bir zamandayım ki , yok etmeye çalıştım her anlamı birden bire. Olmadı ! Mucize adı verilen kavram, hayatım boyunca hiç bana uğramadı. Ben de .. Yaşarken ölmeyi seçtim. Bir anlam aramak , bulamamak ve ölmek .. Sanırım bu şekilde savrulacak benim kaderim . 23/01/2017 00.42


 

Bana bir kalem verin. Siyah olsun. Renkli bir dünyaya sahip değilim. Elim de avucum da .. Defterim de yazgım da .. Her şey ama her şey .. Bana ait kılınan her ne varsa. Hepsi kara ! hiç rastlamadım bebek masumluğundaki beyazlara. Bir de sigara verin .. Derdimi anlatayım dumanlarıma. Onlar benden kaçıp giderken adeta, ben de yok olayım öylece. Savrulayım uzaklara . Tamam , kabul. Bir takım şeylerin ben de farkındayım. Kötünün kötüsü , beterin de fenası var elbet ama .. Böyle de yaşanmıyor be üstadım. Ben düşünce anlamında.. Çok eskilerde kaldım. Bir de etrafına benim açımdan bakmaya çalışsana. Duy beni dedim, duymadı. Gör beni dedim. Bakmak ne haddine, kılını bile kımıldatmadı ! hisset kısmını dile dahi getirmedim. İşitmeye ve görmeye niyeti olmayan birini his olayları ile zaten birleştiremedim. Bu nedenle sessiz kalmayı yeğledim. Değişmeyi ben de çok isterdim. Fakat, bu vakitten sonra sahiden zor. Fikirlerimde yer eden tek bir hareket var. O beni resmen çiçeksiz dallarında an be an idam ediyor... Hem yaşamı zehrediyor , hem de her şeyden vazgeçmemi sağlıyor. Ve ben .. Ne ondan kurtulabiliyorum , ne de ona yaklaşabiliyorum.. Bıkmadan usanmadan, hep canımı yakıyor. 23/01/2017 07/14


 

 

 
Çirkinlikte üstüme yoktur. Karamsarlıkta , mutsuzlukta ve umutsuzlukta. Kötü olan ve varsa.. Hep’si bana ! Ama ben .. Ne kadar da iyi niyetliydim oysa. Şimdi .. Şimdi ise bana ait her düş , parçalanmış ! Yerlere dağılmış. Bana ait kılınan her umut , varlığımdan bi’haber. Benden öte , benden fukara .. 22/01/2017 23.56


 

Yaralarımın sahibi yine benim. Her ne halde isem .. Tek suçlusu da , sorumlusu da benim. Ancak kendimi yok edemiyorum.. Bu o kadar basit değil ! Üzülerek belirtiyorum. Düşünce olarak iyi olmalı insan. Ve hayata bir şekilde tutunmayı başarmalı. Ben pek beceremiyorum bunları. – Bunun çok da mümkün olduğunu sanmıyorum. İnsan önce kafasında hayat kurmalı. Bir şeylere inanmalı. Bir amacı ve maksadı olmalı. İyi bir hayat , iyi düşüncelerle başlar. Bende iyi olan hiçbir şey yok . Bundan sonra .. İyileşme ihtimali’m de .. Hani .. yaş olarak biraz genç olsam yalanlara inanabilirdim bile . Artık fazla sabitim . Hep kötü görüyorum. Bu yüzden suçluyum işte !!! 22/01/2017 19.51


 

 
Eğer .. Bu hayat .. Güzel olması gerekseydi , geçen vakit içinde bir şekilde kendini gösterirdi. Dünler yarınların şahitleridir. Bu nedenle , dünün kötü geçmişse yarın da bu şekildedir. Umut iyi bir kavram ancak, kaderi değiştirmek için yeterli değil . 22/01/2017 18.06


 

Ve artık tek bildiğim .. Gerçekten , çok yorgun olduğum. Kendimden nefret ettiğim. Hayallerle yaşayacak kadar çocuk değilim. Berbat bir haldeyim .


 

 

 
Ölene dek sessiz kalabilirim. Bunu yeğlerim. Bana değer verirsen , seni sevebilirim. Artık aptal yerine koyamazsın, , eskidendi o. Ben değiştim ! 21/01/2017 00.44


 

 
Ve ben .. İstediğin her şeye razıyım seninle. İstikamet cennet yerine cehennem olsa bile. İşte bu .. Yalnız senin elinde. Sen sadece ‘ gel ‘ de . 20/01/2017 01.36


 

Böyle kötü düşüncelere sahip olan tek ben miyim ? Muhtemelen .. Peki neden ¿ Bilmiyorum. Tek bildiğim çöplük misali içim. Söylemediğim her şeyi ruhani cezaevimde saklıyorum. Artık boşa nefes almaktan yoruldum. Kendimden sıkıldım , anlatabiliyor muyum _ ? Aslında .. Olabildiğim kadar doğruyum. Yanlış mıyım yoksa ..¿ İnan, bilmiyorum. Doğru olsam kazanırdım. Öyleyse neden hep kaybediyorum ? Yazarken .. Hiç farkında değilim yalnız. Galiba sadece kendime kinliyim . 20/01/2017 00.29
 
Beklemek .. Eskiden.. İşkence gibi gelirdi. Hani bir süre sonra insan alışır ya acılara. Hissetmez. Üst üste dayak yer ancak , ‘ Canım yanıyor , ölüyorum ‘ diyemez. Şimdi öyle değil. Adeta şekil değiştirdi. Hani zararlı organizmalar vardır ya .. Bir araya gelip de insanı yok ederler. Felaketi resmederler. Sancılıdan ziyade tarifi tabir edilemez o durumun. Şimdilerde .. Bende de vaziyet böyle . tıpkı bu mertebede . Kötü düşünceler eşliğinde beliriyor bekleme nöbetleri . Adeta can alıcı bir hastalık gibi. Öyle ya .. Doğru. Neyi bekliyorum ki ? Hiçbir şeyi !! 18/01/2017 01.49


 

Bir kadının ruhunu okşaman gerekir. Fikirlerine önem vermen. Ona değer verdiğini hissettirmen. Her an yanında olduğunu göstermen gerekir: Ben bunları beklemem. Olsa, iyi olabilir ama, bir ‘ Nasılsın ‘ sorusuna bakarken mutluluk denen kavram hayatımda , bu kadar detaya girmem. ‘ Nasılsıın ‘ diye sor yeter ki .. Kötüysem bile , iyi olurum ben. 16/01/2017 02.34


 

 
Biri olmalı. Omzuna başını yaslayıp saatlerce uyuyabileceğin. Derdini anlatıp derdini dinleyebileceğin. Ömrünü sadece gözlerine adayıp hiç ayrılmadan izleyebileceğin. Yalnız iyi gününü değil her anını paylaşabileceğin. Yanında bazen çocuklaşıp kimi zaman da susarak dertleşebileceğin. Kendini adayabileceğin biri olmalı işte... Bunları yazarken tarihe ilişti gözlerim nedense. ‘ Eskidendi ‘ dedim kendi kendime. Şimdiki insanların çoğu alaycı , alayı sahte. Yanına yaklaşmaz kimse , çıkarı olmadığı sürece. Böyle bir kalp ile rastlaşmak, mümkün değil fikrimce ! 15/01/2017 01.03


 

 
Ne olmuş yani , seni anarak bir sigara daha yakmışsam . Ne yani .. Geçmiş günleri anıp kahrolası kaderime bakmışsam. Ne yani .. Geçmişimde yer eden tüm anıları bir hamlede söküp atmışsam .. Gündüzün içindeki geceye , seni , yalnız sana yazan kalemimi asmışsam . Ne yani , sadece senin var olduğun hayaller kurup , onları bir bir yıkmışsam.. Geleceğine mani olmadım ya . Sadece bekledim ben. Mucizelerin gerçekleşmesini görmekti tek dileğim oysa . – Nitekim .. Görmedim de zaten. İşte bir tek bu dağıtır beni. Senden sonra hiç toparlanamadım ki . - 13/01/2017 02.17


 

 
Hava çok soğuk. Ve ben , çok yorgunum. Her şeyi anlatabilirim; aşkı , sevgiyi, öfkeyi ve nefreti.. Beyazın asaletine karşılık , siyahın o berduş çirkinliğini. Ancak ... Bu yorgunluğu bir türlü anlatamıyorum. Bana ait kılınan fikirlerden soğudum. Hava çok soğuk . Hayallerim buz tutmuş ! Dışarıdan ziyade içerdeyim ben.Kendimle savaştıkça daha çok üşüyorum . 11/01/2017 01.49






Eskisi gibi yazamıyorum. Ben de değiştim ister istemez. Bir bu ayrıcalığım varmış, onu da yitirdim. Yalnız yine de .. Bu , hiçkimseyi ilgilendirmez . Bir ölünün  gizli makberi, artık yok. Çünkü o.. Yazılarda yaşıyordu bir zamanlar. Şimdilerde.. Tastamam ölmüş vaziyette. Toprağın altında, her daim arzuladığı yerde .
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



17 Eylül 2016 Cumartesi

Uzun bir aradan sonra. Kısa öykü tadında .


Özlem duyduğum biri var . Sıkıca sarılmak istediğim. gözleri gözlerime değdiği vakit , heyecandan delirdiğim. Varını yoğunu , geçirdiği her anını çılgınlar misali merak ettiğim biri var işte.

Biri var .. Aslında yok !  Adı yüreğime yanaşınca utancımdan titrediğim.  Benden başka kimsenin görmesini istemediğim. Etrafımdaki karalıklar gibi bir tek bana özel olmasını dilediğim.

Ah be adam. ya'saklı sevgi'lim. Hiç mi farkında değilsin seni nasıl sevdiğimin ?
Hiç mi denk gelmez bakışlarım hayatına. Hesabını nasıl vereceğim senin yüzünden çektiğim eziyetlerin ?
Tanrının karşında nasıl kendimi savunacağım. Söylesene ha !  ' Onu sevmeme sen sebep oldun. Aynı zamanda sevmemem için elinden ne geliyorsa yaptın. Senin olması mümkün değil ' dedin , ancak beni yine kahverengi bir masala inandırdın. Peki , sorarım şimdi sana. Bunu neden yaptın ! Böyle bir acımasızlığı nasıl şahsıma maruz kıldın ?  İsyanlarım. .-  Tereddütü olmayan Her gün, her dakika her an. Onsuz aldığım her nefes aslında yalan. Yaşayıp yaşamadığımdan emin değilim , inan. -  Onları da mı duymadın ¿ O kadar uğraştığım halde , tarafımca yaklaştırılmadı mı kulaklarına. Ya da .. Sevgisizlik diyarına benim aşk kokan güllerimi mi yakıştırmadın ¿ İçimden geçirdiğim fısıltılara arada bir ses ver. Sitemlerime seyrek de olsa göz yum. Gerçekten. Şu aralar hayatımı idame ettirebilmek adına neden bulmakta çok zorlanıyorum. Masalların rengi yoktur diye bilirim. Bunu bana neden yaptın ' mı diyeceğim. Kendimi nasıl anlatacağım rüyalarıma. Onun beni görmesi çok da kolay değil ama .. Ben yine de . Ah ben. Boş versene işte. Kendimi hapis etmişim hiç farkına varmadan Tanrının sevilmeyen kulları listesine. Olmayacağını bile bile . Yapmamam gereken her şeyi yapmışım nedense.  Ben buna aşk yahut sevgi demem. Karşılığı olmadığı zaman çileye dönüşür adamın mateminde. Acının üstüne yeni bir acı eklenir de .. Katlanılır gereksiz yere, o tarifi çok zor olan işkencelere. Bizzat ruhuma söz geçiremedim. Engellemek istedim. Her ne yaptıysam onu düşünmekten vazgeçemedim. Halbuki , mevzu  ne olursa olsun.. Bir şekilde durmasını, dur demesini iyi bilirdim. Yalnızca o'nda uzak kalmayı beceremedim .
Gel gelelim kalemimle de küstüm. Bunların hepsi senin yüzünden ! O hüznü yazmaya kalktı , ben neşeyi istedim. O devamlı bana karanlıktan bahsediyordu , yanlış yoldasın. Bir göz at etrafına. Tüm nesneler  , kelimeler ve harfler , hepsi aydınlığın baş ucunda. Farkına varsana ' dedim. O ayrılığı yazıyordu. Muhakkak bir arada olacağız , olmak zorundayız ' diye direttim. En sonunda kırdım işte kalbini. O bana darıldı , işin başında dinlemeliydim onu ! Verdiği emirlere itaatsizlik ettim. Velhasıl kelam , o dibine kadar haklı çıktı. Sadece.. En ufak bir karşılık beklemeden güvendiğim arkadaşıma ihanet ettim . Deftere akıttığı heceler hep yüz karartıcıydı. O kazandı , ben yine yenildim. Zaten hangi savaşta başarı benim oldu ki. Şaşırmadım ancak , bu sefer galiba ona fazla direndim.

Çok fazla duygusal takılmayı sevmem , bilirsin. Gel hadi . Gel ki , gözlerimden süzülen acıklı parçalar , aşkın denizinde demlensin . Gel ki .. Adını koyamayıp da yaşadığım tüm fırtınalar , birliktelik rüyasında nemlensin. Kaderimde altın harflerle yazılan yalnızlık yazısı , çıktın gitsin kapıdan. Kısa bir acıma hissi duymadan. O gitsin ve düşlerim bayram etsin . Kara gecenin kralı sayılan şeytan yerine , el değmemiş melekler bu yalnızlık dünyasına davet edilsin .
Korkmayayım artık sevgisizlikten ve sevilmemekten.. Gecenin üzerine perde misali sığınan karamsarlığım silinsin ! Ruhum bir şekilde kendine gelsin ve ben bir tek onun için yaşıyorum desin .
Gel de al canımı. Artık azrail ile aramda sinsice imzaladığım antlaşma son bulsun , bu kabus niteliğinde irileşen hırçınlıklar sonsuzluğa doğru yol alsın. Bende - yoktan yere ! - var olan sen , bir şekilde bitsin .

8 Ocak 2016 Cuma

Yarım kaldı yine iyi niyetlerim. Fakat böyle ruhsuz olmayı şahsen ben istemedim. Anılarım tarafından bu hale .. Getirildim !

Kendimi öyle çaresiz , öyle yorgun hissediyorum ki .. Ne yapacağım , ne olacağım konusunda hiç bu kadar şiddetli endişelerim olmamıştı ezelden beri. Karamsardım her zaman , hala öyleyim. Fakat şu sıralar gelecek mahkumiyetindeyim.

Bir insanın , hiçbir şeyinin olmaması .. Tuhaf , inanılır gibi değil ancak yol ayrımına gelindiğinde , hayallerden sıyrılıp gerçeklere gömüldüğünde .. İşte bu durum çok vahim. Yaşamak adına en ufak bir nedenim , dalım yok. Ölmem için pusu kurmuş manevi birliğim. Cesaretimiz yok . Daha doğrusu yalnızca benim . Çünkü aksi olduğunda , yani beklediğim bir takım kötü içerikli ihtimallerim mevcut tabi. Bunlar tane tane hayatıma sokulduğunda. Herşey karmaşıklaşıyor birden bire. Aklıma gelen başıma geliyor ya bir bir .. Bak sen şu allahın işine !

Bir türlü çözümleyemedim. Ne olduğumu , ne istediğimi , nasıl biri olmam gerektiğine asla karar veremedim. Düşler konusunda fazlasıyla dirayetliydim. Onlara inanma , yok say ! Nasıl olsa mevzu sen olduğunda asla sahiden olmayacaklar. Ama şu görmezden geldiğim ihtimallerin gerçek olma durumu yok mu .. Bir nebze de olsa hayata tutulmamı sağlayabilirdi benim.

Anlatamıyorum ki , kelimelerim yetersiz kalıyor bu gece defterimde. Onlar da üzülüyorlar aslında halime , de dile gelemiyorlar sırf kalbimi kırmamak adına. Ne çare.

Yok olsam diyorum. Böyle gitsem bir yerlere. Hiç tanımadığım biriyle aniden muhabbet etsem mesela. Ki eminim , bir daha bunu denemeyeceğim. Denemek ne kelime , yeltenmeyeceğim.

Çocukluğuma dönüp , yeniden yaşama niyetim var. Zamanı geri alsak , ah keşke bunu başarabilsem.. O zaman belki daha farklı biri olabilirim.

Varlığımdan memnun değilim. Bana ait olamaz diye düşündüğüm her şeyin , gerçekten de bana ait olamamasından ötürü hiç mutlu değilim , inan.

Kendimi kandırıyorum sadece. Cümlelerimdeki serzenişleri fark edemiyor musun ? Duyamıyor musun beni , anlamıyor musun. Çelişkiler, tedirginlikler ... Yarına dair hep bir şüphem var ! Kendime dair beslediğim sayısız kinim .. dudaklarımdan iki güzel cümlenin çıkmasına izin veremeyecek kadar , yaşam güzel tarzında yasaklanmış heceleri dilime dolayamayacak kadar sessizim.

Belki de bunların olmasına izin versem .. İşte , kızarım , kötü olurum asla iyilik etmem inada binerim de bunu yapamam be. Keşke ve belki ' harflerini içeren sözcükleri yazarken kullanmayı tercih ederim. O yokluğa doğru sürüklenen zavallı hayatımda.. Böyle kesin sonuçlar vermeyen cümleciklere yer yok benim. Mutluluğa inanmıyorum ki. Daha doğrusu aşkın da sevginin de mutluluğun da .. Bunlar gibi mükemmel içerikli bir takım içsel fırtınaların var olduğu ve koptuğu konusunda kararlıyım. Yalnızca bana rastlamayacağı hususunda dirençliyim.. Çünkü ne zaman ben bir şey dilediysem .. Hep başkasının oldu. Esasında ona ait kılınan benim dileğim ! kabul edemiyorum ben bunu , Tanrı başkalarına hayatı ödül olarak sundu da , ben neden hep çile çekme halindeyim ? Niçin bütün saçmalıkları benim önüme koydu ve kendimden nefret etmemi sağladı. Böyle kimsesiz olduğum için , bir tek ben mi günahkarım ? Kavrayamıyorum üstadım , İşlediğim suç ne benim. Sakın ama sakın .. Bekle , sabret deme bana ! Şunu anla , bekleyemeyeceğim kadar bekledim . Daha da bir şey istemem bundan sonra. Ben sadece kendime zarar veririm. Kalemim özgürdür ama , bir tek onu kuşatmam. O , içinden ne geçiyorsa.. Utanmadan sıkılmadan yazar. Ben sadece onun henüz büyüyememiş çocuksu ruhuna hayranlıkla bakar , çekilip bir köşeye masumluğunu izlerim.


Ve ben .. Bir şekilde aynı kalacağım.  Geleceğim asla gelmeyecek. Yıllar geçecek , yine aynı şeyleri yazacağım , karanlık ve karamsarlık noktasında gelinebilecek en şahane mevkideyim , o nedenle geçen aylar yalnızca daha kısa sürede toprağın altına girmemi sağlayacak. Muhtemelden ziyade şu da kati bir gerçekliktir ki .. Ardımdan yalnızca yazılarım ağlayacak.

15 Kasım 2015 Pazar

Öyle böyle, ortaya karışık. Sanma ki.. Sensiz yaşamaya ve yaşlanma kavramına gönlüm alışık. Biz sadece .. Birbirine dolanıp da ayrılamayan iki adet çiçeğiz işte , adımız ise ' Sarmaşık ' .

Bir blog yazmayalı çok uzun zaman olmuş. Kendimi dinlemeyeli , kalemimle konuşmayalı. Kaderimle dertleşmeyeli yahut seni anarak bir sigara daha içmeyeli hayli zaman geçmiş.

Acım , üzerinden aylar ya da yıllar geçmesine rağmen , ilk günkü tazeliğini korumakta oysa.

İçime kapandım sanırım. Dudaklarımdan süzülemeyenleri defterime de yasakladım muhtemelen. -Hani , ihtimal ya, vazgeçtim kendimden. Bunu yapacağım her halimden belli idi zaten. - Hiç haberim olmadan , o ince sayfalarımdaki ender muhteşemlikte var olan , an be an yazılmak için hazır halde bulunan çizgilerime sormadan kurallar koymuşum kendime. Şahsımın dahi mevzu ile ilişkisi bulunmadan..

Enteresan geliyor şu anda bu yaptığım bana. Sahiden çok tuhaf ?

Hala getirilmedi mi mazide kalan aşkların o kalıcı izlerine dair yeni bir af ¿

Neyse efendim. Lafı fazla uzatmadan esas meseleye geleyim. Karanlığımın yöneticisi olan gece kavramım , kıskanıyor yoksa bende hala alev alev yanan küllenmiş esareti.

Ben sana bu denli bağlı iken .. Azrail bile teslim alamaz gönlümdeki emaneti. İster zor kullansın .. İsterse de usul usul yamacıma yanaşsın. Bu zamana kadar hiç fark etmedi , yine etmez. Sen her ne kadar geçmişte kalmış olsan da .. Benim geleceğimsin , - hiç gelmeyecek olan , buna mukabil geleceğinden endişe duyulan - inançsızlığımdaki kopamadığım inançsın. Varlığımsın benim , bağımlılığımsın. Bırakmayı denesem bile , kopamam senden. Çünkü bende , onarılamayacak kadar büyük anılar bıraktın. Çünkü bende.. Hiç erişilemeyecek - uzanılamayacak - kadar derin limanlar yarattın.

Al işte, görüyorsun değil mi. Dil bilmez , kelam edemez oldum , iki lafı bir araya getiremez bulundum sayende. Mevzu sen oldun mu , tüm imkanlar imkansız , kallavili bi dille yöneltilen soruların alayı cevapsız..

Ne tuhaf değil mi. Hala benimmişsin gibi. Sanki hiç gitmemişsin , yanımdasın. Ruhumdasın sanki. Okuyunca elbet anlarsın , hece hece.. Noktalama işaretlerimde bile sana ait kılınan o gizli özlemi.

Ayını gününü zamanını ve yılını. Dakikası dakikasına gram aşmadan icabını.. Rastlantımızın en mukaddes yanını gözler önüne sermek isterdim fakat , izin vermiyor gece !

O kadar kötü bir hale getirmişim , seni o denli derinlere göndermişim ki ..Ben bile unutmuşum içimdeki curcunayı vakit denen kanlı bıçak yüreğime hapsedilince. ''Satırlarım kesiyor kalemimi gündüz gece. Hani , her bir aralıkta senin resmini görünce. Bölünmek için ayrılığa gerek yoktu oysa , aşabilirdik her engeli aynı akşamları bölüşünce. ''

Üzerini örtmüşüm sabahlarımın , ufak tefek detaylar eşliğinde ; ince ince.. Unuttum diyemem asla, saklamadım da. Yok saymaya çalıştım sadece. De , kendi uydurduğum palavralara kolay kolay kanmam , bilirsin. Bu , meydana getirdiğim, bizzat ellerimle beslediğim kara bir ya(ı)landı kendimce.

Ah işte , yine beceremedim. Yine yokluğunu kabul edemedim. Yenik düştüm kendime ve , kaderimin kudreti karşısında büzüldüm , ezildim.

/ Ben zaten .. Ne zaman ki seni karşılıksız sevmeyi öğrendim , işte sen tam da o sırada gittin !

Detaylarına şimdilerde girmeyeceğim, şu anlarda senden daha öncelikli konu ; benim.

Sana da geleceğim elbet , hiç merakta kalma. akıttığın her bir yaşın bedelini ödeteceğim. /

''Üzerime çok geldiniz. Düşüncelerim. Evet evet , yanlış hissetmediniz, siz ! Zarif bir ağacın, sonbahardaki ihtişamlı rüzgarların esişiyle dallarının kırılışı olur ya hani gıdım gıdım.. Eğrilip büğrülür sonra , Sahip olduğu yegane hazinesi olan o tek tük çiçek açan çelimsiz yaprakları , adeta can verircesine dökülür ya hani eteklerine. O fırtınacıklar vesilesi ile can veriyor , bölük bölük ölüyordur ağaç adeta.. İşte siz de beni yıktınız be, paramparça ettiniz. Kırılmak , ezilip büzülmek hafif kalır , ayrıntılarımı küle çevirdiniz. Beni, asla birleştirilemeyecek bir b'ölüm haline getirdiniz. Evet ! Maalesef bunu gerçekleştiren sizsiniz. Şimdi .. Cezalısınız. Nefes nefese kaldığınız hiçbir anda yardımınıza koşmayacağım. Ellerinizden tutmayacak , size hayallerimi ve masalarımı her ne olursa olsun, evrendeki yaşamın sonlanışını belirten kıyamet gerekirse kopsun, anlatmayacağım. Benden ve sesimden , tınısı kulağa nahoş gelen , enstrüman eşliğinde çalınamayan o enstantaneli ezgimden mahrum kalacaksınız. Varlığınız boyunca bir daha asla beni rahatsız edemeyecek , fikirlerimdeki düşlere giremeyeceksiniz. Benliğime asla müdahale edemeyecek , umut kırıntıları serpiştirmek adına mücadele edemeyeceksiniz. Karartıldınız siz ! Beyaz gölgemin ay ışığında .. Mahcubiyete mahkum edildiniz. Şimdi lütfen .. Ufak tefek yol alın karargahınızdaki tek bir hükümdar tarafından oluşturulan parmaklıkların ardına. Ve mümkün ise .. Sakın kendinizi müdafaa gayesine girmeyin. Dillere destan hale gelen ihanetinizi , af dilemek adına zahmetine gireceğiniz özür ile , daha da fazla derinleştirmeyin. Haydi , ne duruyorsunuz hala , terbiyesizlik yapmak adına mı bu çaba . Sayenizde , hiç ihtiyacım kalmadı , kapanmayacak derecede olan küçük yaralara. Def olun gidin. Zaten geçmişim ebediyetimden , yine ala sarılan yüreğimi o zehirli , al hançerinizle deşmeyin . ''

Selamlar geçmiş , güle güle gelecek. Acaba bendeki bu istikrarlı ızdırap ne zaman sona erecek ??! Daha nasıl çirkin acılar çekmem gerekecek ¿ Olasılıkları bir bileyim , ona göre temkinli olarak, önlem alarak hareket edeyim. Çünkü usandım her bir ümidin umutsuzluğa dönüşmesinden. Zoraki aldığım her nefesin , tam mutlu olacağım sırada , parçalarına bölüne bölüne adeta burnumdan getirilmesinden. Çünkü sahiden bıktım ulan, tırmandığım her rampada , ruhumun uçuruma sürüklenişinden !

15/11/2015 02.59

1 Mayıs 2015 Cuma

Kelime bulamıyorum, derdimi anlatacak tabirim kalmadı. Zaten niye uğraşıyorum ki, yaşamak adına hiçbir nedenim olmadı.

Yine gecenin bir vakti .. Uykusuzum. Yorgunum. Biraz da şuursuzum. Tehlikeli saatler bunlar. Devamlı bana seni hatırlatıyorlar. Ve ben, umutsuzluk rüzgarında aheste aheste uçuyor iken seni düşünüyorum. Her zamanki gibi karamsarlık çölünde yüzüyorum.

Bir yanımda sigaram, gözlerime damlatılan küller eşliğinde yokluğunu hissediyorum. Aslında zaten hiç benim olmayışını, bana ait kalmayışını, beni hiç sevmeyişini hatırlıyorum. Ardından çok iyi küfürler ediyorum sana - bunu kalemimle ölümsüzleştireceğimi ben de tahmin etmiyordum - haberin ola .



Çölümdeki seraplara alışkındım oysa, gıyabımda hiçbir vakit hiçbir şeyin iyi yahut güzel olamayacağını kabullenmiştim. Ne yaparsam yapayım - her zaman zararım yalnız kendime. fakat bu akıl almaz yalnızlık oyununu bir türlü kabullenemiyorum.  Bu acıları sevmek zorundaydım, nedir ve kimedir bu haksız baş kaldırış, neler oluyor bana . 


Çölümdeki hırçınlıklara bağlanmıştım oysa .. İnsan, kendini kandırmak istiyor arada sırada. Ne bileyim işte olmayacağını bile bile imkansızlıklara katlanıyor, onu olacakmış sayıyor mesela. Ne garip , ne tuhaf değil mi. Bir zavallının gerçekleşmesi mümkün kılınamayan düşlere kapılıp onun kendine bahşedileceğini düşünmesi. Düşünmesi kısmen de olsa atlatılabilir de , bunu tanrının huzuruna geçip dil dökerek istemesi. 



Ben, her zaman bir takım duvarlar ördüm kendime. Bunlar aşılamayacak yahut geçilemeyecek yükseklikte değillerdi. Ve şu mevzudan da adım gibi emindim. Hiç kimse ama hiç kimse durduk yere iyi veya kötü biri olmayabilirdi. Bunun bir nedeni olmalıydı anlatabiliyor muyum. 


İyinin ve kötünün tarifi farklı şekillerde tabir edilebilirdi. Ancak gidilen yer, varılan şekil belli.


Yani ben karşına geçip , maneviyatımda yer eden fikir küpürlerini enteresan kıyafetler eşliğinde süsleyip 'bu hissiyat bana göre iyidir ' derim, Sen de sarf ettiğim sözcüklere katılarak onaylayabilirsin beni. Gibi gibi gibi ... 

Şimdi, bana göre iyinin ne olduğuna gelelim. Şöyle biraz gereksiz notalı harflerle çıplak cümleleri ezgiler eşliğinde giydirelim . 

İyi biri ise .. Seviliyorsa ya da bir takım büründüğü sempatik tavırlarla diğerlerinin gönlüne girmeyi, orada yer etmeyi başarıyorsa .. Düşünülüyorsa başkaları tarafından, buna mukabil kendisi de o başkalarını düşünüyorsa. Hatırladığı zamanlar yüzünde tebessümler oluşturan bir takım hatıralar bırakıyorsa etrafında. Hem yaşayanı hem de yaşatılanı vasıtası ile o masum anılar unutulmuyorsa mesela .. Temiz bir ailesi mükemmel bir yaşantısı varsa, şanslıysa ya da , başına hiçbir kötü durum gelmiyorsa, hayatını tam anlamıyla yaşıyor ; etrafında olanlara da bunu eksiksiz şekilde yaşatıyorsa . En ufak bir engel çıkmyorsa karşısına mesela, el attığı her şeyi yanında ve yolunda götürüyorsa .. Bir takım aksaklıklar yaşamıyorsa, yılmıyorsa yıkılmıyorsa ve üzülmüyorsa. İyi biridir bu. Aklına geldiği an midesini bulandıran tiksinç bir olayla karşılaşmamıştır çünkü. Sevdiği kadar sevilmiş, özendiği kadar değer verilmiş, bir şekilde birilerinin sol köşesinde yer edinmiş. Yaşantısı da muhteşemdir, varlığı da. Geçmişi de mükemmeldir, edinmeye ç'alıştığı her arzusu da. Yokluğu .. Bu kişinin yokluğu dokunur mecmuasındaki adamlara. Ararlar onu yana yakıla. Seviyorlardır onu çünkü, vazgeçilmek yazılmamıştır kaderinde hiçbir koşulda. 


Diğer tarafta da..  kötü biri. Kesinlikle sevilmez garibim. Kabul edilmez kimse tarafından. Hatırlanmak ne kelime, bir allahın kulu - eğer varsa ! -  sayesinde varlığının getirdiği mel'un yokluğu hissedilmez bile. Dokunulmaz ona, önem verilmez. Nasılsın cümlesine hasret geçirir ömrünü de kulu geçtim Tanrı'sı bile seni seviyorum demez. Halini hatrını sormaz, diyarına yanaşmak ne haddine katiyen yanından geçilmez ! Durgundur, buruktur, kırıktır o . Kalbi kırılmıştır umut ettiği her şeyde aksini yaşadığına. Böyle çilekeş bir adam nasıl iyi olabilir ya da neyi şahane görebilir ya ! Kendini kandırmaz asla, kuralları vardır. Ve o haddini ve boyunu aşmış yalnızlığı resmeden duvarları. Tanrı, bütün kötülükleri onun üzerinde denemiştir. Sabır diye bir kavramı kalmamıştır, elleriyle boğmuştur onu , yok etmiştir. Gizli gizli .. ağlaya sızlaya onun gidişini izlemiştir .  Diğerlerine verdim şansı, sen kendi başına kal, tırnaklarına kazınan olumsuzlukları da al ve buradan git , def ol ' demiştir. Kulu bırak, yaradanı bile kendisinden vazgeçmiştir. Onun gözler önünde - alenen - yüreğindeki pınarlardan suların süzüldüğünü görmen mümkün değildir. Katıdır o , asla bunu yapmayacağına dair kendisine söz vermiştir. Sen şimdi böyle bir adamın nasıl iyi olmasını, sürekli gülmesini, her an mutlu kalmasını isteyebilirsin. Sen şimdi böyle bir zavallının nasıl her yeni güne umutla uyanmasını beklersin ! Uykusuz kalır o hep, çirkin düşünceler kemirir de zihnini, bundan ötürü uyuyamaz. Gözlerini kapattığı an geçmişteki berbat anıları gelir takılır kirpiklerine de, mahkum kılındıkları hapishaneden kaçmak istercesine isyana kalkışır düşleri, uyanamaz. Rahatsız olur mevcudiyetinden elbette de, dener dener, belki bu sefer başarırım ' der. Yine de başaramaz. Ölmeyi beceremez de, soluk borusunda tıkanır kimi zaman işkence misali almak zorunda kaldığı nefesleri. Yaşayamaz. Uğursuzdur, mutsuzdur, karamsardır o . Güzel bir şeyler yapmak ister de, sonucu hep çirkine doğru yol alır be. Arada bir, dünyasına bir faydası olsun diye içinde barındırdığı son bir umut vesilesi ile yardımcı olmaya kalkar bir şeylere. Bu imkansızlığın ucundan bir de ben tutayım, belki yön değiştirir makus talihim ve eninde sonunda kendimi birilerine hatırlatabilirim der. Düşünmesi şöyle dursun, adımını attığı her yolda bataklığa saplanmıştır o , kaderi budur üstadım onun. Kadehini değiştirir, kalemini kırar arada bir, yine de olmaz ondan istediği gibi biri. Oysa ki, bir zamanlar onun da düşünceleri iyiydi. O da hevesle bakmayı planlamıştı hayata. O da tatlı anılar bırakabilirdi arkasında. Olmadı, ne zaman iyi bir şeyler yapmak maksadı ile bir işe el attıysa, kanlı cinayetler işlendi mevzunun sonunda. Hep katil o oldu, herkes aklandı tek suçlu o kaldı. Niyetinin masum olduğunu, onun da temiz kaldığını hiçkimse anlayamadı. Ve sonunda, kötülük sıfatıyla damgalandı.  Baktı ki , ne yaparsa yapsın yer edinemiyor hiçbir gönülde, sevemiyor, hiç sevilemiyor ve karanlık duygular bir tek onda baki kalıyor dünya adı verilen iki hecelik cehennemde.  Meziyetlerindeki eziyetlere katlanamadı, felaket biri oldu o, bu kendisiyle alakalı verdiği son kararıydı. Her seferinde kaybettiği için bir daha asla savaşa katılmadı, pes etti işte. Varlığıyla ilişkilendirilen kazılı fikirleri yok etmeye uğraşmaktan caydı. Çok yerinde bir kanıya vardığını gördü, her seferinde canı biraz daha yandı fakat, artık o kadar alışmıştı ki ateşe, eninde sonunda yanacak bir canı kalmadı. Dar ağacına bağladı ruhunu ve acı çekişlerini izleye izleye onu astı. 


Mevzu eğer bana gelirse .. Ben de kötü biriyim. Böyle olmak adına çok haklı sebeplerim vardı, hala da var. Değişmem bundan kelli, yalnızca kendimin esiriyim. Ben Tanrının.. en ufak özen göstermeden yarattığı en meşakkatli, en acayip ve en gereksiz eseriyim . Sorma üstadım neden kendini bu denli küçümsüyorsun ' diye. Kaderimi biliyorum ben, iyi bir yanım varsa - ki çok aksiyimdir, bulamazsın muhtemelen - söyle ben de bileyim . 

Ve son bir eklenti . 


Ne uğruna savaşıyorsun ' demişti bana birisi. Rüya mıydı, yoksa gerçek mi? Hatırlamamakla beraber, ' herhangi bir şey adına savaşmıyorum ' diyordum. Cevabımı tatmin edici bulmamıştı muhtemelen ve tarafıma yeni bir soru daha yöneltti. " O halde varlığın, neden burada yer alıyor, dünya denen meziyette türlü türlü eziyetler çekiyorsun, kim uğruna yaşıyorsun ' dedi. Sustum kaldım, zaten dudaklarımdan o önemli ve edepli kelimelerin kaçmasına izin vermemeliydim, her zamanki gibi sessizliğin hükümdarlığındaydım. İçimden, yalnızca içimden .. Çığlıklarla alabora ola ola şu heceleri sayıkladım, haykırışlarımda boğularak fısıldadım " insanın böylesine adaletsiz evrene katlanabilmesi için bir nedeni olmalı. Yaşıyorum diyebilmesi için etrafına sürekli içten kahkahalar sunmalı. Şuan ölü sayılmam, pek diri de değilim. Elimde bir var oluş nedeni yok. Ondandır bu bendeki azraile eğilim. Dolayısı ile yaşamıyorum fakat bir türlü de - sebebini ben de bilmem - ölemiyorum diyelim."

28 Nisan 2015 Salı

Ayrı bölümler, farklı kelimeler. Aynı dünyalar, yanlış insanlar . Ayrı yazılar, aynı ayrılıklar !






  • Ne uğruna savaşıyorsun ' demişti bana birisi. Rüya mıydı, yoksa gerçek mi? Hatırlamamakla beraber, ' herhangi bir şey adına savaşmıyorum ' diyordum. Cevabımı tatmin edici bulmamıştı muhtemelen ve tarafıma yeni bir soru daha yöneltti. " O halde varlığın, neden burada yer alıyor, dünya denen meziyette türlü türlü eziyetler çekiyorsun, kim uğruna yaşıyorsun ' dedi. Sustum kaldım, zaten dudaklarımdan o önemli ve edepli kelimelerin kaçmasına izin vermemeliydim, her zamanki gibi sessizliğin hükümdarlığındaydım. İçimden, yalnızca içimden .. Çığlıklarla alabora ola ola şu heceleri sayıkladım, haykırışlarımda boğularak fısıldadım " insanın böylesine adaletsiz evrene katlanabilmesi için bir nedeni olmalı. Yaşıyorum diyebilmesi için etrafına sürekli içten kahkahalar sunmalı. Şuan ölü sayılmam, pek diri de değilim. Elimde bir var oluş nedeni yok. Ondandır bu bendeki azraile eğilim. Dolayısı ile yaşamıyorum fakat bir türlü de - sebebini ben de bilmem - ölemiyorum diyelim." 





......







  • Çocuk olmak isterdim.Çocuk olmak ve hep öyle kalmak . Avuçlarıma iliştirilen küçücük bir oyuncak sayesinde mutlu olabilirdim.kahkahalarımda hiçbir sahtelik olmazdı herhangi bir şeyin komik olduğuna inandığım için gülerdim.melekler terk etmezdi asla beni, onlarla sevinebilirdim. mutluluk ne demek anlatamazdım elbet de .. Mutsuzluk gelemezdi yanıma bu vesile ile ondan sıyrılabilirdim. kötü alışkanlıklarım olmazdı ufak şeylerle sevincimden dünyayı yerle bir ederdim . çocuk olmak isterdim tek derdim oyun oynamak yahut da parktaki salıncaklara binmek olurdu. İşte asıl o zaman kendimi bu denli üzmez,tatmadığım hiçbir heves adına varlığıma küfretmez, ruhumdan bu denli nefret etmezdim belki de . Acı çekmek'miş karamsarlık'mış hüzün'müş ve hüsran'mış. Böyle kötü terimleri katiyen öğrenmezdim. Masum olurdum hem, inançlarımı yitirmezdim.
    Şimdi de .. Suçlu muyum masum muyum bilmiyorum.emin olduğum tek bir nokta var, avuçlarımdan kırmızılar fışkıra fışkıra öldürmüşüm içimdeki temiz düşleri, paramparça etmişim benden korkan o sıska veledi , gözlerime kazınmış bağıra çağıra çaresizce can verişi , katil olduğum için kendimden utanıyorum ve artık büyümek istemiyorum .








11 Nisan 2015 Cumartesi

Daha çok sigara içiyorum sayende ve .. Daha fazla ölüyorum her yeni günümde .

Bir kaçış, bir kurtuluş, bir yolu olmalı. Yardım et tanrım, çıldırıyorum. Nasıl bir bataklık, ne  çirkin bir hengame bu.  Çaresizliğimden kurtulamıyorum . 


Neden diye soruyorum kendime, neden ben bunları yaşıyorum . Hangi yaratığın ahını aldım, nasıl bir suça bulandım da, ala karışmış beyaz gömleklerden sıyrılamıyorum .



Bilmeden bir günah mı işledim yoksa. İsyanlarımın farkındayım aslında. 



Dudaklarımda .. İsmini andıkça derinleşen bir yara . 



Ben gitme dedim, kalamam diye ısrar eden kendisiydi oysa . 

Şimdi ne ölüm, ne de yaşamak adına bendeki çaba. Dönmeyecek biliyorum. Bendeki pıhtıları görmeyecek, duymayacak beni. Asla sesimi işitmeyecek. Özlemeyecek de . Aramayacak hiç, nasılsın demeyecek. Hayatını gayet neşeli bir biçimde, güle oynaya, etrafına kahkahalar saça saça sürdürecek. Peki ben neden bunları yapamıyorum. Avuçlarımda .. Ufak tefek aşk kırıntıları. Atamıyorum. Onlar bende duruyor. Ve her geçen gün, saat saniye dakika.. Biraz daha ezilip büzülüyor. Fakat asla yok olmuyor. 

Her gün, yeni bir başlangıç olamaz düşüncesiyle uyanıyorum. Geçmişime dair tecrübem, geleceğime ait endişem yok. Yalnızca takvimlerden bir gün daha eksiliyor. Düşlerimde can kırıkları, ellerimde kocaman hayal kırıklıkları. Bende artan ya da azalan hiçbir mucize yok. Her şey onun bıraktığı gibi. Enkazlarım darmadağınık, depremlerim aynı. Gözlerim gıdım gıdım sisli puslu. Ağlamaklı oluyorlar, tam buna yelteniyorlar, sonrasında vazgeçiyorlar. Bir hata işleyeceklerini sanıyorlar besbelli, yalnızca onlar görüyor ayna karşına dikildikleri anlarda içlerinde sığınan çirkef acıyı . 



Niçin tüm günahlar üzerine saklanıyor yüce yaratıcım, neye dayanarak ' gel ' diye haykıramıyorum . 



Oysa ki .. Kalmasını istemiştim. Gitme demiştim. Tamam, yanına yamacına kolay kolay sokulamam. Yakın davranamam belki , utanırım, gönlüne sığınamam. 



Bir omuz isterim senden sadece. Hani an gelir de başımı koyup huzur içinde uyurum belki diye.  

Çekinirim yine de, ruhuna yaslanamam. 


İstediğim sadece yanımda var olmandı. Sinirlendiğim zaman birkaç tatlı söz ile ruhumu okşamandı. Hislerime dokunmandı beklediğim tek şey, yeni bir sancı istememiştim senden. Tarafından sevilmekti, sevmeyi öğrenmekti.  Yarınlara mutlulukla bakıp, geleceğe merhaba diyebilmekti. Biz olabilmekti vesselam, aynı sabahlara uyanmak, aynı sıkıntıları birlikte alt edebilmekti. 

Kelimelerimle anlatamadığımı davranışlarımda belli ederdim. Sen yeter ki bende kal, her şeye razıyım derdim. Gözlerimde barındırırdım sevgimi. Tek bir bakışına aşık olabilir , tek bir sözüne hayran kalabilirdim.  


Bilirim, pek belli edemedim hislerimi. Ne sana hissettirebildim, ne de ben kabul edebildim seni istediğimi. 


Hiçbir şey yolunda gitmez çünkü mevzu ben olduğum zaman dünyada, gecenin rengi değişmiş, siyahı terk etmiş o sarılmış kırmızıya. Tanrının benden alacağı tek intikam tek öc bu ya, seninle sınadı beni. Daha fazla yol almamı sağladı karamsarlık hususunda .  



İnan .. Bu yaşıma kadar ben hiç böyle yapmadım. Tatmadım bu duyguyu, sevdaya kapılmadım. 


Savrulmadım aşkın çöllerinde, ben seni hiç yaşamadım. 


Bundan dolayıdır ki, sana karşı kifayetsiz kalışım. Bundan ötedir ki, sessiz sessiz ağlayışım. 


Gideceğini biliyordum zaten. Ve şimdi .. Seni yazan her ünlem, anlamsız mütemadiyen . 


Saat sabahın dördü olmuş, yorgunum uyuyamıyorum. Uyusam uyanamıyorum. Hangisi işime yarar, düşünerek delirmek mi yoksa def olup gitmek mi. Tek bir bildiğim var, beynimi kemiren terbiyesizliklerden bir türlü uzaklaşamıyorum .Ne yapsam ne etsem. Nereye baksam sen. Nasıl bir hapishane oluyorsun da, dört bir yanım deniz olduğu halde, limanına bıraktığım demirlerimi toplayamıyorum ? Malesef bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum .

21 Mart 2015 Cumartesi

Kısa bir mektup tadında, yazılmamış kelimelerim var aslında . Eleştirilmekten hoşlanmıyorum,bana ait fikirlerine kendine sakla .











İnsan, her bir şeyler değişsin diye bekler. Hani bir umudu vardır, imkansız adı takılan saçmalıkların gerçekleşeceğine dair. Küçücük bir hevesi ve buna mukabil gayrı meşru bir biçimde peydahlanan niyeti vardır işte. Nereye giderse gitsin, onu hep avuçlarında taşır. Kaybetmekten korkar da, bazı anlarda sırf yok olacağına inandığı için aptallaşır. Sonra, bakar ki ..Elinde avucunda hiçbir şey yok ! Dalında diyarında ufacık bir gül yok. Ne yapar bundan sonra, neye, kime, hangi söze niye inanır ? Elbetteki silinir her bir neden. Karanlığa küsmüştür, körpe bi bataklığa düşmüştür, aydınlığı kıskanır. Ne etrafına yaydığı sıcaklıktan ötürü ısınacağı bir güneş, ne de sarılarak uyuyacağı düşleri kalır. Bazen, geceleri doğar güneş. Ve ona hiçbir zaman layık görülmez eş. Yakalayamaz hiçbirini, ne gündüzü ne de geceyi.. Öyle, tam sıyrılıp gidecekken dünya denen bu mel'un mecradan, geçer ayna karşısına kendisiyle hesaplaşır. Neydim , ne oldum der . Kocaman dertlerime yeter mi ki bu küçücük beden gömülen yer ? Hayallerim vardı bir zamanlar benim de. Herkese böyle adaletsiz mi yazılır bu kalleş kader ? Yazmasın kalemim, kuruyup da solmasın, küflenmesin bendeki o şahane defter . Açılmasın perdeler, koklanmasın o güzel güller. Bir kenarda unutulsun, sevdiceği düşünülerek alınan hediyeler. Kör geldim, kör giderim. gereksiz düğümlerden oluşan çözümsüz bir zulümdeyim, boşa nefes almaktansa ölmeyi tercih ederim. Başka neyleyim .



İki - üç cümle ile hayata dair ne düşünüyorsun diye sorsalar bana, tek kelime ile nefret ' derim. Kendisinden nefret ediyorum, nefret ne kelime kalıplaşmış ve taşlaşmış düşüncelerim var etrafımda, nefretin ötesine geçmişim hatta , benim yanıtlarım bu kadar kısa . 

23 Kasım 2014 Pazar

Karışmak,karmakarışık olmak bu olsa gerek.Şimdilik fazla söze yok hacet.Elbet bir şeylere bir şekilde geri dönülecek.


'' Her şeyin zamanı var. Bende elbet mutlu olacağım, ben de bir şekilde sıkıntılarımdan kurtulup hayatın tadına varacağım. Seveceğim ve karşılığında muhakkak sevileceğim '' diye bekliyoruz. Aslında yalandan yere kendimizi teselli ediyoruz. Oysa ki .. Hiçbir şeyin zamanı yok ! Yavaş yavaş ölüyoruz.


Ve son olarak üstadım, eğer sevilmen gerekseydi - herhangi biri tarafından ailen dolayısıyla bulunduğun ortamlardan falan filan - çoktan erişirdin o gereksiz duyguya. Sen nasıl ki benimsenmek istiyorsun ya kendi evrenindeki saçmalıklarda. aç gözünü ve etrafına bir bak. O kadar çok sahte kişilik var ki.. Şu zamanda karşılıksız sevilme denen o muhteşem hissiyat sana mı bâki kılınacak. Diyeceğim o ki, yok yere kendini kandırma. Mutlu olman gerekseydi çoktan olurdun, bir şeylerin sende yer etmesi Tanrı tarafından emredilseydi .. Sen de adam yerine konulurdun .




Ya baktığım her yerde seni görüyorum ya da .. Gözümün daldığı her yere sırf seni görebilmek için bakıyorum. Mutsuzum evet. En başta düşüncelerimi susturamıyorum. Mutlu olmanın yolu başkalarını mutlu etmekten geçiyor ya. Bu ibarenin noktası virgülü -mutluluk denen kavramın o nahoş varlığı - alayı palavra. Ben mutlu etmenin mutlu olmaktan geçeceğine inanıyorum. Şöyle ki, evveliyatında önce sen mutlu olacaksın. Sonraki aşamalarda -eğer gerekirse- bir başkasını mutlu kılacaksın. Önce pastanın tadına sen bakacaksın ; beğenirsen etrafında dolananlara küçük küçük dilimler şeklinde ikramlarda bulunacaksın. Bilmediğin hüneri, görmediğin marifeti, işlemediğin cinayeti ve yaşamına vakıf kılınmayan mükemmelliği diğerlerine sunmayacaksın. Ha, böyle bir kavramın varlığı yokluğu nasıl anlaşılabilir ? Orası da-elbette ki- ayrı bir muamma. Fakat, önce sen ateşe dokunacaksın, canın yanmıyorsa herkesi yamacına çağıracaksın. Eğer canın acıyorsa .. diğerlerini o ateşten uzaklaştıracaksın.




Artık .. Midem bulanıyor sahiden. Yazıdan, kalemden kaderden her şeyden. Senden ondan bundan benden ..  Eskiden yazma adına ilhamlarım vardı, çok eskiden. Ne kaldı ki elimde zaten şimdi eskilerden ¿ 

Hiçbir şey diyor sevgili defterim. Giden gitti, kalan ne yapabilir ki bir başına yalnızlıkla sarmaş dolaş olunca. Buna istinaden, hiçbir şeyi rayında veyahut da yolunda gitmeyen bir hayatı varsa.. 

Üç beş donuk satıra sığdırmaya çalışır o bedbaht yaşanmışlıkları da, elinde avucunda bir şey kalmamıştır artık. Derinlerde bir yerde kanayan yaralarından başka. 

Midem bulanıyor sahiden, üç kuruşluk kahpelere kitaplar yazılması. Yudumlanan her kadehte adlarının ince ince anılması. Aslında hiçbir değere layık olmayan o ucuz fahişelerin an be an el üstünde tutulması ! 

Ne zaman doğruyu sevmeyi öğreneceğiz ? Ya da , ruhunu ortaya koyarak sevmeyi öğrenemeden bu dünyadan göçüp gidecek misiniz ? 

Siz diyorum ! Evet siz . 

Çünkü, bu yargıya kendimi katmıyorum, ki ben ne severim ne de bir başkası tarafından sevilirim. Fakat şundan da adım gibi eminim. Ben seversem, aşkın mükemmelliğini, solan güllerin yeniden dirilişini, ölü bir cana canhıraş çığlıkların koğuşunda hece hece nasıl can verilişini yeniden dile getiririm. Ben seversem.. Ah işte mecalim yok böyle aptal bir oyunu yeniden oynamaya. Fakat işte o zaman aşkın yüceliğini yeniden gözler önüne serdirtirim. 

Neyse efendim, ben'le alakalı olan kısma şöyle bir narin çizgi çekelim asıl meseleye yani sadede gelelim. 

Herkes yalnızlıktan ve aşksızlıktan şikayetçi, peki kardeşim sen doğru düzgün sevmeyi becerebildin de, o mu sahte yüzlere bürünüp seni bırakıp gitti. Tamam gitmiş olabilir, peki sen.. Bu durumda fazlasıyla haklı iken, neden farklı bedenlerde o unutamadığını bulmaya yeltendin ki ? Madem hatrın kaldı o şahsına münhasır zavallıda, adı kaldı her bir yerde, odandaki perdesiz duvarlarda. Niçin başkasının duygusuyla oynadın da, ondan vazgeçmeyi denedin ki. 

Peki şimdi sormak isterim sana, onun yaptığı hayvanlık da .. Senin yaptığın şerefsizlik değil mi ? 

Özetle geçmekteyim - şimdilik - bu mevzuyu . Konuya dair akıtabileceğim fazla önsezim var. Şu anlarda yarım kalmalı, tamamlayacağım elbet bir ara fakat, dilsizin kaleminden ısdıraptan başka ne akar ? 


Geri dönüş yapılacak . Hah bir de işin bu kısmı var. Adam - burada adam derken hem kadından hem de adam sıfatına layıkıyla yakışamayanlar gem vurmaktayım. İyi anlamda adam sıfatı için erkek olmak gerekmiyor. Yürekliysen, bir kişiye bağlıyorsan hayatını, diğerleri tarafından seviyorsan ve seviliyorsan, seninle alakası bulunmayan haksızlıklara karşı çıkıyorsan, aldığın nefesin hakkını veriyorsan, saygı gösteriyorsan her yerde ve her şekilde, buna mukabil saygı gösteriliyorsan,  haklı olduğunda kendini savunup haksız olduğunu düşündüğün anlarda eğer ki susuyorsan, yapman gereken her bir sorumluluğu yerine getiriyorsan, bir şeyleri gerçekleştirebilmek adına - mucizelere imza atabilmek mesela - kendini zorunlu hissediyorsan .. Adamsın işte benim gözümde. Kadın da olsan adamsın, erkeksen de . 

Bir de adam olamayan ucubeler var. Kişinin gayet iyi bir hayatı var. Evi mutluluğu, karısı çoluğu çocuğu pek çok ortamlarda da yüksek derecede saygınlığı. Fakat o kendine ait olan insanların dışında başka birine göz koyuyor. Senden hoşlanıyorum diyor mesela, ve bunu belirtirken de en ufak bir utanç belirtisi göstermiyor. Öylelerine işte adam değil, yüreksiz deniliyor. 

Sen nasıl bir yaratıksın ki, sahip olabileceğin her şeye vakıf kılınmış iken, başka varlıklara göz kaydırabiliyorsun. bunu hangi cesaretle yahut da hangi yürekle yapmaya kalkışıyorsun ? Sende düzgün bir yürek, akıllı bir davranış biçimi olsa idi zaten .. Bunu yapacak kadar aşağılık olamazdın, sen de biliyorsun. Da işte bir türlü kabul edemiyorsun. 

İnsanoğlunun gönlü açtır, bunun farkındayım da bu tarz saçmalıklara ' boş ver gitsin ' diyemiyorum. Yargılanması gerekiyor onların bir şekilde mesela, gerekirse ibreti alem olabilmek adına asmak lazım onları. Dar ağacında, gıdım gıdım canını verirken diğerlerinin de bakmaya yarayan organları onlara kaysın. Cezalandırılmaktan korksunlar. Ve o kişi etrafına ün salsın. 

Aslında düşündüğüm zaman, ben pek çok kere rastlaştım bu midesizlik durumuyla. Onları can çekişirken ve canını yavaş yavaş verirken izlemek, resmetmek, ' hak ettiğini sonunda buldun ' demek çok hoşuma gidecek galiba. 

Birini seviyorsan, hayatın boyunca ona ait kalmak zorundasın ! Başka birine yer vermek kabul edilemez benim dünyamda. Kızıyla yahut da erkeği ile .. Oynaşmak senin ne haddine ! Gözü aç, gönlü fukara ! 

Ha eğer ki sevmiyorsan ve ben hep yalnız kalacağım diyorsan benim gibi mesela .. Ya da seviyorsun da, onun sende gönlü yok icabında ..  O zaman tamam, yalnızlığınla baş başasın her halükarda . 


İnan çok üşeniyorum. Uyumaya , uyanmaya, dirilmeye, bir şekilde kendime gelmeye. Bir yerlerde kalmaya veyahut da gitmeye. Bir şeylerin değişmesi gerekiyor sanıyorum bir şekilde. Fakat nasıl olacak bu, neye ithafen, ya da kime . Adam akıllı düşünmeye bile üşeniyorum şu sıralar. Doğru ya, kalleşliğin en isabetlisini yaparsan o diğer insan sıfatıyla anılanlar seni adam yerine koyarlar ! 

Ayıptır söylemesi, yahu her ne kadar adamı biraz utandırsa da. Çoğu anda cuk diye oturuyor yerine şu iki kelamı arada laf diye söylemesi. Öyle bir kelime ki, karşında bulunanı - eğer laftan anlıyorsa - utandırıyor . Tabi orası da ayrı, eğer utanmayı biliyorsa utanması gerekiyor. Ki böyle adamlar bu lafı kolay kolay söyletmez, bahsinin bile akıldan geçmesine izin vermez ..

' Deveye diken, insana ' hay allahım yine getiremedim tabi devamını lakin sen benim ne demek istediğini en ince detayına noktasına kadar anladın. 

Yalan mı kardeşim, haydi biri çıksın da yalan olduğunu ispatlasın bana. 

İnsanları pek fazla tanımamakla birlikte az çok bulunduğum ortamlarda rastlıyorum üç - beş kısacık bir bakışa. 

Karşıda bulunan bir genç, fiziksel özellikleri itibarı ile düzgün bir görünüme sahip, yakışıklı da. 
Güzellik çirkinlik meselesi göreceli bir kavramdır , tamam. Hani sana güzel gelen diğerine çirkin de gelebilir ona da tamam. Eh be abicim, senin hayatına sana güzel geleni değil de sana güzel güleni sokman gerekmez mi ? 

Haydi diyelim, bir şekilde kaptırdın gönlünü birine. Sadece gülüşüne ve gamzelerine aşık oldun, ihtiyaç duymadın hiç bedenine. Hayranlık duyduğun gözleri idi, giderdin gerekirse onunla ölümüne. O derece şiddetli seviyordun hani. Bir şekilde koptu aranızdaki bağlar - burada bağların nasıl ne için niye ve kim tarafından koparıldığı da önemli tabi. Hani ortadaki sebep neydi. Bir cinayet işlemek istiyorsun birinin canına kast ediyorsun malum. Duygu ve düşünce mahzenlerini yıkmayı başaracak kadar mantıklı sebeplerin olması gerekli. Öyle bir neden olacak ki.. Hem duygusal kişiyi dağlatacak, hem de mantığıyla hareket eden realist varlığı yerinden oynatanacak. Onu öyle bir hale getirecek ki, gerekirse o hislerini hayatından silkeleyen adamı için için ağlatacak. O derece kuvvetli bir depreme ortam yaratacak yani. 

İşte bir şekilde olaylar oldu, terslikler , zıtlıklar. Düşlerde birleşmeler ve düşüncelerde zıtlaşmalar. Anlaşamadınız hani. bitti ve gitti. Ne yapacaksın bu durumda ? Oturup ağlayacak mısın haline. Ya da sırf ' belki unutabilirim ' diye yeni umutlar mı dağıtacaksın sana karşı temiz bir şeyler gizleyen herhangi birine. Mavi boncuk mu dağıtacaksın yani herkese ? Hayır yani, bir şeyler yaşadın, çoğu iyi ve güzeldi. Ve çoğu hatırda kalıcı şeylerdi. O yüzden demezler mi ' ilk aşklar her zaman hatırlanır ' diye. Unutamayacağını bildiğin halde, neden çorap değiştirir gibi sevgili değiştiriyorsun ki yani. amacın ne. Biraz dinlen, bir soluklan . Ve en önemlisi, önce kendini dinle. Ya o unutamadığınla yaşa, ya da .. Kapat perdelerini girmesin kimse içeriye. Alma hayatına kimseyi, bunu yapmak o kadar da zor değil ya. Üstelik, senin canın yandı, kaç kere terk edildin bu aptal aşk masalında. Neden başkasının canı da yansın ki senin sayende. Utanmıyor musun hem, gönlünde biri taht kurmuş iken, oraya dışardan birini dahil etmeye ! Nasıl bir sevme durumudur bu, kızı da erkeği de bu zamanda hepsi aynı. Din dil ırk cinsiyet hiçbir ayrım yok. Herkes alışmış denek olmaya, başka birileriyle bir şeyleri denemeye. Başaramamaya, yenilmeye. Sorsan, hepsi çok sevmiş birbirini.  Son raddesine kadar, harfi harfina ! Herkes alışmış bu zamanda, oyuncak bebek misali elden ele gezip kucakta beklemeye . 

Bu konularda eski kafalıyım açıkcası üstadım, ben bir bakışla koca bir ömrü mutlu mesut geçirebilecek bir kapasiteye sahibim. Ve yine kısacık bir sözle - ya da davranışla, benle akalı noktaları es geçmek lazım şu satırlarda her neyse -  koca bir ömrü toprağın altına sokmayı isteyebilecek kadar yetenekliyim. Benim sevgi anlamım bedende değil, ruhtadır üstadım. Ben yeri gelir bir çift gamzeye ruhumu adarım . Taparım sevmelere, eğer ucunda beraber gitmek varsa kor ateşlere, birlikte varmak varsa yolun sonunda ölüme . 

Gidiyorsun, hatunun dış görünüşüne aldanıyorsun bir kaç özlü - sözlü sahte cümleleri dile getiriyorsun. Sonradan da bir öğreniyorsun ki.. Onun beraber olmadığı mahlukat kalmamış ortalıkta ! - Bu mevzulara giremiyorum çünkü konu hakkında fazla bir sezgiye ya da öngörüye sahip değilim. Şöyle ucundan bir lafını edip yine asıl meseleye döneyim . 

Hayatına birini alıyorsan ya da almaya yelteniyorsan güzel geleni değil, güzel güleni tercih edersin. Sonuçta hayat arkadaşın olacak o senin. Öyle yarı yolda bırakıp da gidebileceğin türden biri olmayacak. ruh eşin sayılacak o artık senin. Ölümlerin - cansız çocukların -  onun varlığında yeniden doğacak. Her sabah ona sevinçler eşliğinde günaydın diyeceksin mesela, ruhu ruhuna dokunacak anlatabiliyor muyum. Sadece o seninle diye huzura kavuşacaksın, yaşadığın mutluluk olacak fakat öyle bir şeyler yaşıyor olacaksın ki.. Mutluluğu adlandıramayacaksın. Nefes alışları o derece kıymetli kılınacak. Bunu aslında sen sağlayacaksın. Yapabilecek gücün varsa aşka kanat çırpacaksın. eğer yapamayacaksan.. Aşka hiç dil uzatmayacak, el çırpmayacaksın . Yüreğinin kapılarını açtığın ve onun da kapılarını açtırmayı başardığın anda, etrafa neşe saçmanı sağlayacak olan bir kaç tebessüm dışında başka ne istersin. Neyi istemeye hakkın olabilir ya da ? Hiç mi eskinin aşklarını işitmedin sen. Sevgi, sevme denen o kıy'a- metli ezgi, yalnızca yürek ile gerçekleştirilir, bilmez misin . 

Tabi farklı isteklerin ortaya çıktığı zaman, hatundan ters tepkiyi gördüğün an kolay kolay avucuna düşüremeyeceğini kavrayıp bir şekilde kaçar gidersin. Onu hayatından .... edersin. Neyse artık ne edersen et. 

Küfre yatkınım bu ara, ufacık da olsa düşüncelerimden ötürü kırdıysam eğer seni, bir ara varlığımı hatırla ve beni affet . hiç anımsamasan da olabilir aslında, nasıl olsa senin sayende bitmeyecek bendeki bu gaflet .