Sana değerli bir sır vereyim mi sevgili yalnızlığım. Rahatsızlık derecesindedir benim kıskançlığım. Sen benimsin, onay vermektesin, kabul etmekteyim ve senden gelecek olan her türlü cefaya razıyım. Fakat o derece haddini aşıyor ki bendeki o kıskançlık denen mahir haysiyet, seni bile başkalarıyla paylaşamayacak derecede - bu mevzuda hassasım fazlasıyla, malum saygı göstermek lazım - sıyırmış durumdayım. Ben öyle bir hale gelmişim ki şu müebbet cehennemde .. Sadece sen bana mahkum kılındığın halde, seni bile kendimden sakınmaktayım. Hani bazıları ruha aşık olur ya, kimileri ise geçici silüetlere, o beş para etmeyecek derecede pahalı görünen çirkin bedenlere ... Ben de zorda kaldığım anlarda bir tek sana sarılmaktayım. Arada bir bunaltıyorsun ya sırf sana ait kıldığım gizli düşüncelerimi - sırlarımı yahut da sinsi tebessümlerimi - işte o anlarda sana fazlasıyla darılmaktayım. Bir tek sen kaldın benim çilekeş baharlarımda, sen de beni sakın ama sakın bırakma emi. Katlanamam bu duruma, bedeni yok etmek kolay mesele. O değil de imkansıza erişirim en sonunda, yokluğuna dayanamayıp ruhumu dar ağacında sallandırırım. Diyorum ya, kimileri resimlere aşık olur, kimileri çiçeklere, kimileri de sevmeleri karşılığında güneşlerine hakim kılınan o muhteşem gülüşlere, günlere, velhasıl kelam sevilmelerine, doğaya mesela evrene sayısız güzelliklere.. Benim tek sırdaşım sensin, anlaşmamızın kurallarını belirlemiştik en başında, o nedenle beni asla terk edemezsin. Zorunlu kılındım gökyüzümdeki sayılamayan varlıklarıma, o nedenle ben seni bırakmaya tenezzül edemeden, senden artık vazgeçiyorum ' diyemeden benden gidemezsin. Benim olmaya, benim kalmaya, ve yalnızca benimle yaşamaya ant içmiştin en başında, bu yüzden mezarlığımda alev alan sancılarımı yüz üstü bırakıp da gitmeyi deneyemezsin . Yeltenemezsin buna ! Adam ol, sakın kaçmaya kalkma, bir şekilde elde ederim bulurum ve yarım kalan hesabımı sorarım her halükarda, benden asla gizlenemezsin .
Demode oldum artık muhtemelen, artık beğenilmiyor yazılarım. İçimde hep gizli kalıyor ağlayıp da akıtamadığım sızılarım. Olsun be, en azından sen varsın be muhterem yalnızlığım !
Öylesine yazılan bir kaç satır işte.Anlamsız çoğu zaman,sade hilekâr ve lûtufkâr.Benim için,içimi döktüğüm şu kara sayfalar,senin için hiç bir önem ifade etmiyor ey sevgili yar.Sana sevmelerimi helal etmiyorum,dibine kadar haram olsun dünyan cehennemime dönüşsün.Kifayetsiz hecelerde azrailin zulmünden kaçamayıp sıkış tebessümlerinde orada biçare kal.Azabımdan çöle dönüşsün o şuursuz gönlün.Sevme,seveme ben gibi herhangi birini.Birer birer yapışsın ruhuna,yüreğime hançerle kazıdığın yara izleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder