11 Eylül 2013 Çarşamba

Geliştirilebilir bir yazı. Şimdilik gönlümdeki henüz tamamlanamamış ince bir sızı. Ben de istirham edebilirdim elbette Tanrı'mdan suskun sonbaharı, sessizliğine gömülmüş narin baharı ve yazı. Kış sunuldu dergahıma, karşı koyamadım bu lûtüfa ruhum acı çekmeye her halükârda razı .

  • Nasıldır şimdi Istanbul.. Yağmur yağıyor mudur, o mükemmel sis taneleriyle teni uyuşuyor mudur. Nasıldır şimdi Istanbul.. Yaşanamaz olmasına rağmen çoğu zaman manasız derinliklerinde boğulurken kaderine cümleleri takılıyor mudur ? Kız kulesi'nin gereksiz ve çirkin tavırlarına maruz kalıyorken hâlâ, ona aşık olarak duruyor mudur. Sürdürüyor mudur bu saçma çileyi ve eziyeti. Çoğu zaman işkence haline gelen meziyetini aralıyor mudur. Yaşıyor mudur, yaşayamadığı için yaşlanıyor mudur. Gamlarını mızrabına dilek takılan bir ağaca asıyorken , akıtamadığı gözyaşlarında yaslanıyor mudur. Avuçlarının tam ortasına hüzünleri dağıtılırken buna istinaden param parça olurken, geleceğe dair gönlünün en maznun mabedinde anlamsız hevesler besliyor mudur. Ne haldedir acaba Istanbul.. Gecenin en cüretkar saatlerinde, sol yanını sıka sıka tıka basa acılarını istifliyor mudur. Üzülüyor mudur hiç benim yokluğumda, kendi ummanlarında istemeye istemeye süzülüyor mudur ya da .. Üşüyor mudur, umutsuzluğa şahit olduğu her an ruhani uçurumlarından düşüyor mudur, arzularını düşürüyor mudur ? Tılsımını yitirmiş midir acaba o da, her bir odasında kanlı işkencelerine eyvallah çekiyor mudur. Giden her sevginin ve sevgilinin ardından hoşçakal diyebiliyor mudur hakkını helal edecek kadar masum mudur istanbul ya da her yeni başlayan aşk masalında geçmişine dair küfürler savuruyor mudur etrafına. Sıkılıyor mudur sihrini yorumlayamadığı cellatların diyarında, edebi malikanesini dar görünümlü safsatalarla kirletiyor mudur. Canının yanmasına dayanabiliyor mudur hâlâ. Belki o da ben gibi, huzurun tek adresi, alın yazısı yani kaderi olan ölümü düşünüyordur.
    Güllerin dikenlerini yoluyor mudur ona verdiği acılara istinaden katlanamadığı mahlaslarda. Acıyor mudur kendine, henüz açamadan taze taze solmayı başaran çiçeklerine. adını koyamadığı, anmadan duramadığı bir türlü varlığına katlanamadığı üç harfli 'biz' li hecelerine. Solmuş mudur acaba Istanbul. Koyabilmiş midir herhangi farklı birini benim yerime ? Yaratılıyor muyum onun ezberinde. Gözlerinde belertiyor mudur sesimi, uyuşmalar ona soluk almayı haram kılan yalvarmalar meydana gelmiş midir gamzelerinde ve hislerinde. Ne istiyordur acaba Istanbul. Her gelen misafiri yüreğinde derin anılara sebep oluyor kurtulamıyor bir türlü engel olamıyor canının yanmasına ve küstah insanlar tarafından varlığının karartılmasına. O da sen gibi, ben gibi acizane bedbaht bir kul .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder