Sus be yüreğim..
Daha kaç kez anlatacaksın derdini sayfasız kağıtlara
Nereye kadar sürdürebileceksin bu ilmihâl'i haykırışlarına
Kimse görmesin diye, bir hayalin altına sıkıştırdığın gözyaşlarını saklamaktan sıkılmadın mı ??
Anlayamıyorum ki seni
Nedir bu istek, bu direniş, bu çaba ?
Yüreğini derinlerine saklamanı gerektiren lüzumsuz bir direniş değil mi bu saçma dava ?
İnatçılığının ceremesini çekmedin mi defalarca,ruhundan kan sıza sıza
Hâlâ akıllanmadın demekki !
Her geçen dakika, izin veriyorsun, şehvetin arta arta bu eziyete hunharca.
Arzularının karşılıksız olduğunu bile bile, istemekten vazgeçemiyorsun nedense.
Hâlâ neden izin veriyorsun ki, aşkı yüzünden yarım kalan ruhunun parçalanmasına.
Neden tek başına giriyorsun bu günaha ?
Daha ne kadar anlatmam gerekecek yaptıklarının ve yapmaya kalktıklarının
Herhangi bir kâr getiremeyeceğini sana !
Dile getirirken o'na dair geçmişini,
Geleceğini de bu aşka adıyorsun aptalca.
Neyin peşindesin ¿
Hangi düşünce onay verebilir bu saygısız intihara.
Her seferinde kalemini dövmekten bıkmadın mı ?
Peki, sebepsiz yere, sevmekten başka hiçbir suçun yok iken verilen bu adaletsiz ceza ?
Üstelik tüm bunlar yetmezmiş gibi övünüyorsun bir de katilliğinle umarsızca.
Kaleminin kalbini kırıyorsun artık, var bunun farkına !
Ezildi artık kağıtlarım,yanlarına kâr kalan bir parçacık umutla..
Nasıl kabul görebiliyor şaşmaktayım doğrusu
Senin tarafından böyle riyakâr bir aşka öngörülen vefa.
Herkes sefa sürüyorken, sen hâlâ çekmektesin cefa !
Var mı çaresi olmayan bu tuhaf hastalığa.. kalbinin baş ucuna yerleştirdiğin doktorda deva ?
Çilekeş olmaktan bıkmadın mı ??
Yeterince müstehcen aynı zamanda isyankâr olan,
Bu akla uymayan duygularının köşesine sığınan düşüncelerin sözcükleri fazlasıyla ukala.
Neden her defasında sol köşende, en derinlerde, uçlarda biryerlerde meydana geliyor bu fırtına.
Kime göre, neden, niye.. Hadi bana açıkla.
Bir nefeste uçur cevaplarını suratıma,
Etrafa yay o bomboş kağıtları,'işte cevapların bunlar' de, çık karşıma.
Savur hilekârlığını alnıma, boğazıma tık cümlelerimi..
Konuşmamı yasakla, düşünmemi yasakla.
Karşılık bulma ihtimâli bile olmayan bu oyuna daha kaç kez izin vereceksin.
Susarak söyle, mantıklı suallerini ilk fırsatta sun karamsarlığıma.
Ne kadar da yüzsüzsün ! Artık gelmesen diyorum uykularıma.
Pek çok masal dinledim ben, aynı kurguları bana anlatma.
Her desafında ruhum inleyerek o'nu hatırladığımda,
Benimle inatlaşıp o'nu rüyalarıma sokma !
Hayat öpücüğünü altın tepsiyle önüme koyup bana zulm etmeye yeltenen günahlarını,
Düşlerime sunma.
Sorma ruhuma.. O'nu artık gömdüm ben farklı sayfaları olan en yıkık defterimin arasına.
Kim olduğunu, nerede yaşadığını, niye benimle savaştığını,
Neden ruhumda bir bıçak yarası taşıdığımı, öldürdüğüm halde nasıl yaşadığını, sorma !
O zaten senin yanından koparılırken çoktan müsaade etmişti bu görgüsüz intihara.
Senin elin kan ağlarken, kalemin kağıdın ve defterin o'na tiryaki misali bağlıydı.
Ve o kimsesiz ruhu, sadece senin tapınağın'dı.
...
Ve O , bir hain gibi giderken suratına bakıp atıyordu kahkaha !
Hani tüm kapıları açan bir anahtarın vardı ??
Ne oldu şimdi ona, görünemiyor mu yoksa ulu orta ?
O da mı yalnız bıraktı seni, korkuttun mu onu arsızca ?
Kirlettin mi, ellerin değmeden, savunmasına bile izin vermeden.. usulca ?
Sadece yalnızlığının doğru bir arkadaş olacağını söylememiş miydim ben sana.
Peki, ruhunda açtığı o ufacık, izinin kapanması bile mümkün olmayan şiddetli yara ?
Niçin taptın ki o iki gühankâr bakışa, haberim olmadan nasıl da oldun müptela.
Bu muazzam aşkı kim koydu önüne, sen de diğerleri gibi hemen inandın değil mi rüzgara.
Onun her esişinde ruhuna vardın, onu gördün yanında.
Onun oldun onu istedin.
Sana önceden anlam arz eden her detayı yok edip 'Birtek sen varsın' dedin ona.
O ise, gülücükleriyle süslediği yalanlarını bir ummanda rüyana savurup
Ortak etti seni bu 'felek' denilen sahte oyuna.
Bundan sonra en içten dileklerimle armağan olarak verebileceğim tek bir cümlem var sana
'Kendimden çok sevdiğim,biriciğim, herşeyim.. elveda ! '
Öylesine yazılan bir kaç satır işte.Anlamsız çoğu zaman,sade hilekâr ve lûtufkâr.Benim için,içimi döktüğüm şu kara sayfalar,senin için hiç bir önem ifade etmiyor ey sevgili yar.Sana sevmelerimi helal etmiyorum,dibine kadar haram olsun dünyan cehennemime dönüşsün.Kifayetsiz hecelerde azrailin zulmünden kaçamayıp sıkış tebessümlerinde orada biçare kal.Azabımdan çöle dönüşsün o şuursuz gönlün.Sevme,seveme ben gibi herhangi birini.Birer birer yapışsın ruhuna,yüreğime hançerle kazıdığın yara izleri
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder