24 Mayıs 2012 Perşembe

Başlıksız.

İleride bir gün küçük kızımız bizi sorduğunda bana
Çok severek evlendik ' demek istiyorum
O hastaydı benim bakışlarıma;
Ben ise tamamen o'na !
O'nun masumiyet hilesi sarılmalarına,
Hançerli bakışlarına,
Ruhumu okşayan tapışlarına
Bir bebek misali incitmekten korkan dokunuşlarına..
Aşkı bel altı değil, insana ders verip ruhunda yaşaması gerektiğini öğreten davranışlarına.
Başımı koyduğum zaman yastığımdan daha fazla huzuru hediye eden omuzlarına
Elimi tutuşlarına,gülerken ağlatan mızmızlıklarına..
Ben hastaydım işte, sadece O'na
Kendimden geçiren kokularına, imkansızı başarmaya zorlayan korkularına
Hastalık derecesinde bağımlılık yapan duygularına
Sigaramın dumanındaki savurganlıklarına
Ninni misali mutluluğu hissettiren ses tonuna
Katil günahlarına, maznun duruşlarına..
Makberindeki hâl- hatır soruşlarına
Sevmekten çekinmeyen ruhuna
Ruhuma ruh katan, aydınlığın içinde karanlığı öngören
Yaşlı ve dayanıksız hayatımı bir anda gençleştiren
Sonbaharın mahsun hüznünü bildiren,
Her kötülüğün içinde iyilik bulmayı yaşam felsefesi haline getiren,
'Hayata dair hep gül, fakat; acıyı da bil mutluluğu da.
Aşkı da bil, nefreti de.
Geçmişi sil, düşünme. Geleceğin var senin işte buna adapte ol benimle.
Her an ağlamayı bekle.
Çünkü, kızmadıkça sevmenin ne demek olduğunu bilemezsin.
Seviyorsan eğer, zaten ölsen de vazgeçemezsin.
Sürekli 'seni seviyorum' deme.
Her daim dilinde tekrar edilirse bu kelime ;
Ansızın bir kuyunun dibinde, kuytu köşelerde katledilmiş olarak ruhunu buluverirsin.
Bu cümleyi sadece ölüm döşeğinde iken kulağıma fısılda.
Ancak o zaman direnme gücüm gelir azraile karşı.
O'nu kendi tuzağına düşürüp kazanabilirim biliyorsun bu savaşı.
O anda söyle ve, mucizeyi bekle.
Sakin bir biçimde kucakladığım hırsımı izle.
Davranışlarından bilirim zaten beni ölesiye sevdiğini,
Yine de bu cümleyi diline getirme.
Sen, yüreğinle inandığın sürece, ben bir bakışından anlarım bana ait kinini, sevgini.
Ruhumdaki aşk damlalarının yere düşüp düşmediğini, bana ait hayallerinin sona erip ermediğini
Lâkin, asla bir hayali imkansızlık çukuruna sürükleme.
Düşerse geri gelmesi zordur.
Yaşamayı tasarladığı her düşünce insanın içinde sıcak bir kor'dur.
Dönüşü olmayan yollara sapmak insanın kazanamayacağı bir oyundur .. ' deyişlerine.
Küçük kızımıza bizi anlatırken, mutluluğu sergilemek istiyorum.
Ruhlarımızı birbirine kenetleyip ortadan kayboluyorum.
Bize dair mutluluk kavramını O'na anlatırken, o'nun da ileride biz gibi olmasını istiyorum.
Ben, seni sevdiğim sürece, o bize hayran kalacak, gerekirse kıskanacak.
Fakat ileride bir gün,biryerde,herhangi bir mabed'de o da bizim gibi arsızlığına doyup mutluluğa boğulacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder