Yalnızlığıma meze olsun diye gözlerini seçtim
Zamanla, o bakışları gördükçe kendimden geçtim
Ben, sana dair kelimelerimi ararken;
Yalnızlık kuyusunda yosun tutmaya başlayan benliğimden vazgeçtim.
Harf harf adını yüreğime deştim
Bir türlü azad edilemeyen hislerime seni biçtim,
Ki, senden önceki geçmişimde ben zaten bir hiç'tim.
Kanayan yaralarıma tuz olasın diye seni ektim
Gerçeklikleri bir kenarı ittim, adım adım hayalini gözlerime diktim
Bendeki sen'i bu şekilde eğittim
Senden önceki ben'i, yarım yamalak bir biçimde yok ettim
Boynuma sarılıp duran, saçma sapan düşünceleri anlanlandırmaya çalışan zihnimi terk ettim.
Sanki ölümümü istiyor, ruhumu karalayıp duruyorken, kurtulmayı zor da olsa becerdim.
O'nu tek celsede hayatımdan sildim.
İşe yaramaz tüm detayları şöyle bir silktim.
Duygularımla hayata yön vermeyi kestim.
Bir sonbahar ayında, yapraklarını döken ağaçlar gibi..
Anı olarak kalan her düşünceyi biçtim.
Bir çerçevede asılı duran gamzeleri sevdim
Sensizliğin verdiği zulümden sıyrılmayı istedim.
Pek de başarılı olamadım açıkcası, o'nu bir türlü sevemedim.
Susmak bilmeyen ihanetlerimi gözlerime dizdim.
Ben, sana ait olmak için tüm geçmişimi sildim !
Ezberledim artık ruhunu..
Acı çeksem de, cehennemde yansam da, bu acıyla yavaş yavaş kavrulsam da, sonsuzluğa eriştim.
Ruhumu ruhuna hapsettim,
Artık gidiyorum.
Çünkü, benim sonum senin elinden olacak
Bunu çok iyi biliyorum.
Boğulacağımı ve yok olacağımı bildiğim halde, ummanların ortasında tek kalsam da,
Senin buna değmeyeceğine inansam da,
Önemsiz ve gereksiz olduğunun farkına varsam da yolumda yürüyorum.
Çünkü, durdukça kanayan yaralarımın merhemi olacaksın sen.
Sadece bunu arzu ediyorum.. çok şey mi istiyorum ¿
Izdıraplarıma ve ruhsuzluğumun katili olan yalnızlığıma bir son verip,
Senin ölümümü hayal etmeni izliyorum.
Son nefesimde bile, 'seni seviyorum' diyeceğim katilim,
Söz veriyorum..
Öylesine yazılan bir kaç satır işte.Anlamsız çoğu zaman,sade hilekâr ve lûtufkâr.Benim için,içimi döktüğüm şu kara sayfalar,senin için hiç bir önem ifade etmiyor ey sevgili yar.Sana sevmelerimi helal etmiyorum,dibine kadar haram olsun dünyan cehennemime dönüşsün.Kifayetsiz hecelerde azrailin zulmünden kaçamayıp sıkış tebessümlerinde orada biçare kal.Azabımdan çöle dönüşsün o şuursuz gönlün.Sevme,seveme ben gibi herhangi birini.Birer birer yapışsın ruhuna,yüreğime hançerle kazıdığın yara izleri
29 Mayıs 2012 Salı
24 Mayıs 2012 Perşembe
Başlıksız.
İleride bir gün küçük kızımız bizi sorduğunda bana
Çok severek evlendik ' demek istiyorum
O hastaydı benim bakışlarıma;
Ben ise tamamen o'na !
O'nun masumiyet hilesi sarılmalarına,
Hançerli bakışlarına,
Ruhumu okşayan tapışlarına
Bir bebek misali incitmekten korkan dokunuşlarına..
Aşkı bel altı değil, insana ders verip ruhunda yaşaması gerektiğini öğreten davranışlarına.
Başımı koyduğum zaman yastığımdan daha fazla huzuru hediye eden omuzlarına
Elimi tutuşlarına,gülerken ağlatan mızmızlıklarına..
Ben hastaydım işte, sadece O'na
Kendimden geçiren kokularına, imkansızı başarmaya zorlayan korkularına
Hastalık derecesinde bağımlılık yapan duygularına
Sigaramın dumanındaki savurganlıklarına
Ninni misali mutluluğu hissettiren ses tonuna
Katil günahlarına, maznun duruşlarına..
Makberindeki hâl- hatır soruşlarına
Sevmekten çekinmeyen ruhuna
Ruhuma ruh katan, aydınlığın içinde karanlığı öngören
Yaşlı ve dayanıksız hayatımı bir anda gençleştiren
Sonbaharın mahsun hüznünü bildiren,
Her kötülüğün içinde iyilik bulmayı yaşam felsefesi haline getiren,
'Hayata dair hep gül, fakat; acıyı da bil mutluluğu da.
Aşkı da bil, nefreti de.
Geçmişi sil, düşünme. Geleceğin var senin işte buna adapte ol benimle.
Her an ağlamayı bekle.
Çünkü, kızmadıkça sevmenin ne demek olduğunu bilemezsin.
Seviyorsan eğer, zaten ölsen de vazgeçemezsin.
Sürekli 'seni seviyorum' deme.
Her daim dilinde tekrar edilirse bu kelime ;
Ansızın bir kuyunun dibinde, kuytu köşelerde katledilmiş olarak ruhunu buluverirsin.
Bu cümleyi sadece ölüm döşeğinde iken kulağıma fısılda.
Ancak o zaman direnme gücüm gelir azraile karşı.
O'nu kendi tuzağına düşürüp kazanabilirim biliyorsun bu savaşı.
O anda söyle ve, mucizeyi bekle.
Sakin bir biçimde kucakladığım hırsımı izle.
Davranışlarından bilirim zaten beni ölesiye sevdiğini,
Yine de bu cümleyi diline getirme.
Sen, yüreğinle inandığın sürece, ben bir bakışından anlarım bana ait kinini, sevgini.
Ruhumdaki aşk damlalarının yere düşüp düşmediğini, bana ait hayallerinin sona erip ermediğini
Lâkin, asla bir hayali imkansızlık çukuruna sürükleme.
Düşerse geri gelmesi zordur.
Yaşamayı tasarladığı her düşünce insanın içinde sıcak bir kor'dur.
Dönüşü olmayan yollara sapmak insanın kazanamayacağı bir oyundur .. ' deyişlerine.
Küçük kızımıza bizi anlatırken, mutluluğu sergilemek istiyorum.
Ruhlarımızı birbirine kenetleyip ortadan kayboluyorum.
Bize dair mutluluk kavramını O'na anlatırken, o'nun da ileride biz gibi olmasını istiyorum.
Ben, seni sevdiğim sürece, o bize hayran kalacak, gerekirse kıskanacak.
Fakat ileride bir gün,biryerde,herhangi bir mabed'de o da bizim gibi arsızlığına doyup mutluluğa boğulacak...
Çok severek evlendik ' demek istiyorum
O hastaydı benim bakışlarıma;
Ben ise tamamen o'na !
O'nun masumiyet hilesi sarılmalarına,
Hançerli bakışlarına,
Ruhumu okşayan tapışlarına
Bir bebek misali incitmekten korkan dokunuşlarına..
Aşkı bel altı değil, insana ders verip ruhunda yaşaması gerektiğini öğreten davranışlarına.
Başımı koyduğum zaman yastığımdan daha fazla huzuru hediye eden omuzlarına
Elimi tutuşlarına,gülerken ağlatan mızmızlıklarına..
Ben hastaydım işte, sadece O'na
Kendimden geçiren kokularına, imkansızı başarmaya zorlayan korkularına
Hastalık derecesinde bağımlılık yapan duygularına
Sigaramın dumanındaki savurganlıklarına
Ninni misali mutluluğu hissettiren ses tonuna
Katil günahlarına, maznun duruşlarına..
Makberindeki hâl- hatır soruşlarına
Sevmekten çekinmeyen ruhuna
Ruhuma ruh katan, aydınlığın içinde karanlığı öngören
Yaşlı ve dayanıksız hayatımı bir anda gençleştiren
Sonbaharın mahsun hüznünü bildiren,
Her kötülüğün içinde iyilik bulmayı yaşam felsefesi haline getiren,
'Hayata dair hep gül, fakat; acıyı da bil mutluluğu da.
Aşkı da bil, nefreti de.
Geçmişi sil, düşünme. Geleceğin var senin işte buna adapte ol benimle.
Her an ağlamayı bekle.
Çünkü, kızmadıkça sevmenin ne demek olduğunu bilemezsin.
Seviyorsan eğer, zaten ölsen de vazgeçemezsin.
Sürekli 'seni seviyorum' deme.
Her daim dilinde tekrar edilirse bu kelime ;
Ansızın bir kuyunun dibinde, kuytu köşelerde katledilmiş olarak ruhunu buluverirsin.
Bu cümleyi sadece ölüm döşeğinde iken kulağıma fısılda.
Ancak o zaman direnme gücüm gelir azraile karşı.
O'nu kendi tuzağına düşürüp kazanabilirim biliyorsun bu savaşı.
O anda söyle ve, mucizeyi bekle.
Sakin bir biçimde kucakladığım hırsımı izle.
Davranışlarından bilirim zaten beni ölesiye sevdiğini,
Yine de bu cümleyi diline getirme.
Sen, yüreğinle inandığın sürece, ben bir bakışından anlarım bana ait kinini, sevgini.
Ruhumdaki aşk damlalarının yere düşüp düşmediğini, bana ait hayallerinin sona erip ermediğini
Lâkin, asla bir hayali imkansızlık çukuruna sürükleme.
Düşerse geri gelmesi zordur.
Yaşamayı tasarladığı her düşünce insanın içinde sıcak bir kor'dur.
Dönüşü olmayan yollara sapmak insanın kazanamayacağı bir oyundur .. ' deyişlerine.
Küçük kızımıza bizi anlatırken, mutluluğu sergilemek istiyorum.
Ruhlarımızı birbirine kenetleyip ortadan kayboluyorum.
Bize dair mutluluk kavramını O'na anlatırken, o'nun da ileride biz gibi olmasını istiyorum.
Ben, seni sevdiğim sürece, o bize hayran kalacak, gerekirse kıskanacak.
Fakat ileride bir gün,biryerde,herhangi bir mabed'de o da bizim gibi arsızlığına doyup mutluluğa boğulacak...
21 Mayıs 2012 Pazartesi
Zifiri bir karanlığın içinde olmak korkutmuyor ruhumu..
Çünkü, alıştım artık gecenin siyahına.
Enteresan bir şekilde, aydınlıkta yakalayamadığım huzuru buluyorum o'nda.
Ve sen..
Bir zebani gibi her gece gelmek zorunda mısın yanıma ¿
Katletmeye hazırlanan bir cellat gibi ölümümü mü bekliyorsun her anımda.
Niçin çıkmıyorsun, her köşesini kaplarken ruhumun..
Olmak zorunda mısın ki aklımda !
Neden kurtulamıyorum senden,nedir bu cefa.
Özlemini, bir hain gibi düşüncelerime saklarken;
Hiç mi canın yanmıyor, hiç mi utanmıyorsun bu anlarda.
Nasıl ve ne için varlığını sürdürüyorsun ki anılarımda
Hesap ver gerekirse, ne hakla !
İnanamıyorum artık senli masallarıma
Yokluğunun azrail etkisi yaratacağını bildiğin halde,
Kimden peydahlayıp da koyuyorsun o'nu kapıma.
Ne alacağın kaldı ki benden,
Hiç mi kalmadı insanlık duygusu olan acıma ??
'Artık düşünceler'imde bile kalmadı en ufak onarma.
Gecemin en güzel anlarında.. Paylaşılması zor durumlarında
En sevdiğim anlarında, kıskançlıklarımda
Kuytu düşüncelerimde, bucaksız yamaçlarımda..
Gecemin en güzel anlarında zihnime saplanarak rezil etmek zorunda mısın beni bana !
En güzel cümleleri yoksaymaya başladığım şuanlarda neden rahat bırakmıyorsun beni ?
Nasıl oluyor bende bu muamma..
Hangi yüzle ruhum hâlâ sana müptela ..?
Sana dair yok bir kinim şu en mahrur anlarda
Dili olmayan,yüreği duymayan..
Dünyaya herhangi bir anlamla bakmayan herkes beni anlar da,
Birtek sen çözemedin bu işi, kaldım yapayalnız yolun ortasında !
Uçurumdan düşerken canım hiç yanmadan senin dağında,
Uyandığımda anladım; Bu sadece benim gördüğüm bir rüya !
Hani uyanınca herşey bitecekti ..?
Ruhum sonsuzluğa erişecekti.
Sevecekti.. Sevilecekti !
Karşılık beklemeden, gözlerini tapınak bilecekti.
Söylediğin sözlerin hepsi düşler ülkesinin çiçeklerini serecekti.
Anlamlar diyarında bir şarkı gibi herkesin kalbinde söylenecekti ..?
Hani en ufak bir dokunmada tenim titreyecekti, heyecandan kendini kaybedecekti ..?
Sırf sana ait olacak, seni isteyecekti
Masum günahlarını örtbas edip kabullenecekti ?
Seni yaşamak için değil, hayatta olduğunu farketmek için görecekti ..?
Hani, mutsuzluğun içindeki mutluluğu bulmayı öğrenecekti ..?
Seni kendiyle gördüğünde sevinecekti.
Hani hep beraber ve tek olacaktık !
Hani birbirimiz için tüm imkansızlıkları yok sayacaktık ?
Hani biz imkansıza ulaşıp, onu başaracaktık ..?
Hani.. Hani.. hani !!!
Ve şuanda anlıyorum ki; bunlar sadece benim düşündüklerim.
Biz'e dair olmasını istediklerim.
Günahkâr bir şekilde hayallerimde ezdiklerim.
Belki de sana karşı olmasını istediklerim..
Canhıraş bir şekilde senden duymayı beklediklerim.
Gecenin bu vakti, tüm bu yüzsüzlüklerine rağmen hâlâ geliyorsun ya aklıma,
Sana diyebileceğim tek bir söz var esasında.
'beni bana bırakıp, tüm anılarımı kandırıp öyle git !
Ceketini al srtına, ayakkabılarını bağla ve koyul yoluna.
bir daha beni asla rahatsız etme..
Çünkü seni görünce kinleri artan hayallerim, içlerindeki katili açığa çıkaracaklar çok yakında ! '
Çünkü, alıştım artık gecenin siyahına.
Enteresan bir şekilde, aydınlıkta yakalayamadığım huzuru buluyorum o'nda.
Ve sen..
Bir zebani gibi her gece gelmek zorunda mısın yanıma ¿
Katletmeye hazırlanan bir cellat gibi ölümümü mü bekliyorsun her anımda.
Niçin çıkmıyorsun, her köşesini kaplarken ruhumun..
Olmak zorunda mısın ki aklımda !
Neden kurtulamıyorum senden,nedir bu cefa.
Özlemini, bir hain gibi düşüncelerime saklarken;
Hiç mi canın yanmıyor, hiç mi utanmıyorsun bu anlarda.
Nasıl ve ne için varlığını sürdürüyorsun ki anılarımda
Hesap ver gerekirse, ne hakla !
İnanamıyorum artık senli masallarıma
Yokluğunun azrail etkisi yaratacağını bildiğin halde,
Kimden peydahlayıp da koyuyorsun o'nu kapıma.
Ne alacağın kaldı ki benden,
Hiç mi kalmadı insanlık duygusu olan acıma ??
'Artık düşünceler'imde bile kalmadı en ufak onarma.
Gecemin en güzel anlarında.. Paylaşılması zor durumlarında
En sevdiğim anlarında, kıskançlıklarımda
Kuytu düşüncelerimde, bucaksız yamaçlarımda..
Gecemin en güzel anlarında zihnime saplanarak rezil etmek zorunda mısın beni bana !
En güzel cümleleri yoksaymaya başladığım şuanlarda neden rahat bırakmıyorsun beni ?
Nasıl oluyor bende bu muamma..
Hangi yüzle ruhum hâlâ sana müptela ..?
Sana dair yok bir kinim şu en mahrur anlarda
Dili olmayan,yüreği duymayan..
Dünyaya herhangi bir anlamla bakmayan herkes beni anlar da,
Birtek sen çözemedin bu işi, kaldım yapayalnız yolun ortasında !
Uçurumdan düşerken canım hiç yanmadan senin dağında,
Uyandığımda anladım; Bu sadece benim gördüğüm bir rüya !
Hani uyanınca herşey bitecekti ..?
Ruhum sonsuzluğa erişecekti.
Sevecekti.. Sevilecekti !
Karşılık beklemeden, gözlerini tapınak bilecekti.
Söylediğin sözlerin hepsi düşler ülkesinin çiçeklerini serecekti.
Anlamlar diyarında bir şarkı gibi herkesin kalbinde söylenecekti ..?
Hani en ufak bir dokunmada tenim titreyecekti, heyecandan kendini kaybedecekti ..?
Sırf sana ait olacak, seni isteyecekti
Masum günahlarını örtbas edip kabullenecekti ?
Seni yaşamak için değil, hayatta olduğunu farketmek için görecekti ..?
Hani, mutsuzluğun içindeki mutluluğu bulmayı öğrenecekti ..?
Seni kendiyle gördüğünde sevinecekti.
Hani hep beraber ve tek olacaktık !
Hani birbirimiz için tüm imkansızlıkları yok sayacaktık ?
Hani biz imkansıza ulaşıp, onu başaracaktık ..?
Hani.. Hani.. hani !!!
Ve şuanda anlıyorum ki; bunlar sadece benim düşündüklerim.
Biz'e dair olmasını istediklerim.
Günahkâr bir şekilde hayallerimde ezdiklerim.
Belki de sana karşı olmasını istediklerim..
Canhıraş bir şekilde senden duymayı beklediklerim.
Gecenin bu vakti, tüm bu yüzsüzlüklerine rağmen hâlâ geliyorsun ya aklıma,
Sana diyebileceğim tek bir söz var esasında.
'beni bana bırakıp, tüm anılarımı kandırıp öyle git !
Ceketini al srtına, ayakkabılarını bağla ve koyul yoluna.
bir daha beni asla rahatsız etme..
Çünkü seni görünce kinleri artan hayallerim, içlerindeki katili açığa çıkaracaklar çok yakında ! '
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)